Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bazen şöyledir: Ne yapsak ne etsek olmaz. Neresinden tutsak elimizde kalır. Hiddetlensek de durmaz, yalvarsak da. Olur biter olacak olan. Akar gider zaman. Önünde yıkar duranı. Yıkar geçer, tüm iyi niyetimizle orada dimdik dursak dahi. Uyar'ın o çarpıcı mısraı gibi yok eden bizizdir her şeyi, her şeyi tamir etmek isterken üstelik: "Her
Gazel 371
1.Nâm u nişâne kalmadı fasl-ı bahârdan Düşdi çemende berg-i dıraht itibârdan Bahar mevsiminden ne bir ad ne de bir iz kaldı. Artık kırlarda, ağaç yaprakları itibardan düştü. 2. Eşcâr-ı bâg hırka-i tecrîde girdiler Bâd-ı hazân çemende el aldı çenârdan Bahçenin ağaçları (bir derviş gibi) soyutlanmışlık hırkasına büründüler. Sonbahar
Reklam
Gazel
vur kırılsın şu gönlümü taşa çal öylece alem güzel görsün endamını sal öylece hangi gün değil ki ömrümüzün son bir günü ölsen de farkına varma bunun kal öylece çıkıver karşıma hüzün dolu gözlerinle saçların yine tarumar olsun gel öylece içmek istiyorum bu zifiri karanlığı gel üstüme bir gece gibi kal öylece cenneti çağır dudaklarına ışık ışık bakarsın aydınlanır her bir yer gül öylece nereye bu gidiş böyle zamansız ve bomboş seninleyim sendeyim ya beni bul öylece
Tûti-i mucize-gûyem ne desem lâf değil
Vezni: Feilâtün (Fâilâtün) Feilâtün Feilâtün Feilûn (Falün) Gazel 1 Tûti-i mu’cize-gûyem ne desem lâf değil Çerh^ile söyleşemem âyinesi sâf değil " Mucize gibi sözler söyleyen bir papağanım, dediklerim sıradan lâf/lar değildir. Felekle konuşamam; tenezzül etmem; çünkü onun aynası, kalbi temiz değildir." 2 "Ehl-i dildir deyemem
Mis kokulu sevdiğimi alan TOPRAK
Gölgeler ah içime düşen sancım Sonbahar çökmüş bedenlerimize Yolun neresindeyiz ah kardeşim Gazel yaprakları arasında geziniyorum Yeşillik ne mümkün kalmamış Bedenler kuru otlar gibi Kırılgan cansız ve zayıf
Sultan Alparslan
SULTAN ALPARSLAN Anadolunun kapısını müslümanlara açan büyük İslâm kahramanı Üzerinde yaşadığımız bu cennet vatanı bizlere armağan eden büyüklerimizden birisi de Sultan Alparslan'dır. İslâmın bu bahadır evlâdı Malazgirt'te kalabalık Bizans ordusunu perişan ederek Anadolu'nun kapısını Müslümanlara açmıştır. Fetih ordusu da açılan
Reklam
EDEBİYAT ÖĞRETMENLERİ VE BİLİMCİLERİNE.
TÜRK EDEBİYATINDA DİL VE MİLLİ EDEBİYATIN SEYRİ Geçmişten günümüze edebiyatımızın seyrine kısaca göz atalım. 1299’da Osmanlı’nın kurulmasından bir süre sonra Divan edebiyatı başlamıştır. Bu edebiyatın zemini Arap, Fars ve Acem dilleri ve edebiyatları üzerine teşekkül ettirilmiştir. Edebiyat sahası, ecnebi ülkelerin milli değerlerini kullanarak
İdiller gazeli...
gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak sen bir şehir olmalısın ya da nar belki granada, belki eylül, belki kırmızı gövden ruhunun yaz gecesi mi ne çok idil, çok deniz, çok rüzigar çocukluğun tutmuş ta yine aşık olmuşsun sanki bana, sanki ah, sanki olur a aşk bile dolduramaz bazı aşıkların yerini diye övgü, diye sana, diye haziran heves uykudaysa ruh çıplak gezer gazel bundan, keder bundan, sır bundan gözlerin şehirden yeni ayrılmış gibi dolu, gibi ürkek, gibi, konuşkan hadi git yeni şehirler yık kalbimize bu aşktan
Haydar Ergülen
Haydar Ergülen
Eski libas gibi aşıkın gönlü Söküldükten sonra dikilmez imiş Güzel sever isen gerdanı benli Her güzelin kahrı çekilmez imiş Bülbül daldan dala yapıyor sekiş O sebepten gülle ediyor çekiş Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş Kıyamete kadar sökülmez imiş Sevdiğim değildin böylece ezel Aşkının bağına düşürdün gazel İbrişimden nazik saydığım güzel Meğer pulat gibi bükülmez imiş Seyrani'nin gözü gamla yas imiş Benim derdim her dertlere baş imiş Ben bağrımı toprak sandım, taş imiş Meğer taşa tohum ekilmez imiş.
578 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.