Darbeler tezgâhlayıp, kardeşi kardeşe kırdırmayı denediler. Türk Kürt, Sünni-Alevi ayrımı yaparak iç savaş çıkarmaya çalıştılar. Bunlar tutmayınca da, kaleyi içten fethetmenin yolunu aradılar. Besleyip büyüttükleri kişilerin güdümünde bir kandırılmışlar ordusu kurup devlete sızdılar, devleti içeriden işgal ettiler. Tam vaktidir, dedikleri gün ise topyekûn ayaklanıp millete saldırdılar. Milletin evini ve Gazi Meclis'ini bombaladılar, köprüleri, caddeleri, bulvarları, havaalanlarını, meydanları işgal ettiler. Cumhurbaşkanını ailesiyle birlikte öldürmeye gittiler. 15 Temmuz 2016 gecesiydi. Bu tarih, millet için bir namus günü oldu... Namuslular, başkomutanın emri mucibince, namussuzları durdurmak için bir kere daha cepheleri tuttu. Bu savaşın cephesi sokaklardı, caddelerdi, meydanlardı, havaalanlarıydı. Havaalanlarına, meydanlara, caddelere, sokaklara aktılar; bütün cepheleri doldurdular. Kiminin elinde tespih, kiminin elinde bayrak, kiminin elinde bir avuç toprak vardı. Medine'ye hicret eden Peygamber Efendimiz (a.s.m.) gibi, avuçlarındaki toprağı asker kılıklı eşkıyaların, teröristlerin yüzlerine attılar: "Kör ol!” dediler. Bu kelime kulaklarına 'kahroľ şeklinde ulaştı. Kahroldular o gece.
Bize namus, düşmanlarımıza ar günü oldu o gece.
Ezan ve salâ ile uçak indirdik o gece.
Bastonla tank kovaladık.
İmanla paletlerin altına yattık.
Biz kazandık, iman kazandı, vatan kazandı!