FBG

Anı değerlendirmek için, kendimizi biricik hissetmek için çaba harcıyoruz ama bu mümkün değil, çünkü hepimiz bir bütünün parçasıyız.
Reklam
Hayatım boyunca hiçbir projenin, hiçbir zorlu işin, hiçbir uykusuz gecenin, hiçbir iş planının, hiçbir çözümlemenin, hiçbir baş ağrısının, yanımdan geçen çiftleri kıskandığım hiçbir bitkin pazar gününün, bitmek bilmeyen günlerde içine hapsolduğun pencerelerin hiçbir santimetrekaresinin, hiçbir saplantının ya da yoksulluk anının şans eseri değil, hayatı algılama biçiminin bir sonucu olarak boş yere yaşanmadığını biliyordum. …. Burada söz konusu olan, başkalarının yapmak istemediği şekilde yaşamak, başkalarının yapamayacağı şekilde yaşamak. Burada söz konusu olan, kendine güvendiğin için her şeye karşı durmak. İşte bu noktada, çevremizi değiştirmek için esas itici güç bizzat biziz, kendimiziz.
Bazı insanlar, kendimizi dürüstçe yaşadığımız zaman, diğerlerinin bu “açık” tan yararlanarak bizi devirmeye çalışacakları görüşünü savunurlar. Oysa bir insan ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir.

Reader Follow Recommendations

See All
Kimi insan, sevgiyi yitirme kaygısıyla kızgınlıklarını sürekli bilinçaltına itme alışkanlığı geliştirir, ama bundan ötürü insanlarla birlikteyken nedenini bilemediği bir tedirginlik yaşar.
Sinsice yaşanan duygular, insanların bize, bizim de onlara ulaşabilmemizi engeller. Çünkü onlar gerçek bizi değil, gösterdiğimiz yanlarımızı kabul ederler. Sonunda, kabul edilen gerçek benliğimiz olmadığından, kendimizi de kabul edilmiş hissedemeyiz.
Reklam
Bir duyguyu “nasıl” yaşamakta olduğumuzu fark edebilmek, onun geçmişe dönük “nedenleri”ni açıklayabilmiş olmaktan çok daha büyük önem taşır.
Bir insanı sevmek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmayı da içerir.
Gelenekler ve töreler insana koruyucu bir ortam sağlar, ama onun toplum içinde farklılaşmasını ve kişiliğine yeni boyutlar katabilmesini de önemli ölçüde kısıtlar.
Aslında hepimiz grinin tonlarıyız. Kimimiz daha koyu, kimimiz daha açık. Beyaza çok yakın bir tonu tutturabilenlerin azınlıkta olduğunu biliyoruz. Ama bu insanların gerçek oranını kestirebilmek oldukça güç. Çünkü onlar yaşama doğrudan katıldıklarından mutlu olup olmadıklarından söz etmezler bile. Buna karşılık bazıları yaşayarak mutluluğa ulaşmaya çalışacakları yerde, mutlu olabilmek için kendi dışlarında “bir şey olmasını” bekler ya da nasıl mutlu olunabileceği konusunda sonu gelmez tartışmalar sürdürürler.
Güçlü duygular insanı zayıflatır, bedenini bir yara gibi açar. Onları uzaklaştırmak için tetikte olmak ve düzenli terapi yapmak gerekir. Yıllar içinde güçlü duyguları nasıl hafifleteceğimizi, duyguları yalnızca sıkı kontrol altında nasıl eyleme dökeceğimizi ve serbest bırakacağımızı, acımıza nasıl sahip çıkacağımızı öğrendik. Duygularımı tülbente öksürebilir, suyun altındaki baloncuklar halinde kapana kıstırabilir, kanımdan akıtabilirim.
Reklam
Ne söylediğim değil, söylemiş olmamdı önemli olan, sonunda biriyle, en sonunda biriyle duygularımı paylaşmış olmamdı.
Zaman zaman kuşkucu ve uyanık olmak gerek, bu doğru ama bazen de insanın kendisini bir başkasının korumasına terk etmesi ve kendisine dokunulmasına izin vermesi gerekir.
- Hakikat güneşine sizin gibi doğrudan bakmaya cesaret edemediğimi biliyorum. + Bazen benim de gölgelik aradığım zamanlar oldu.
Biriyle tam bir ilişki kurabilmen için önce kendinle ilişki kurabilmelisin. Eğer kendi yalnızlığımızı kucaklayamazsak, inzivaya karşı kalkan olarak başka birini kullanırız. Yalnızca bir kartal gibi yaşayabilen insan, kimsenin kendisini seyretmesine ihtiyaç duymadan başka birine sevgisini verebilir; yalnızca o zaman o insan bir başkasının büyümesi ve gelişmesiyle ilgilenebilir.
Siz de çaresiz bir halde, asla yaşayamadığınız bir hayatın yasını tutmuyor musunuz?
192 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.