Aşka düşen bir insanın kendi ruhunda filizlenen bu duyguyu, gözlerini kapayan büyüyü bir bilgin gözüyle seyretmeye vakti yoktur. Kalbinin ne zaman ve nasıl hızla çarpmaya başladığını, nasıl birden bire kendini feda edebilecek kadar güçlü bir bağla bağlandığını, nasıl kendini unutup sevgisiyle bir olduğunu, zekasının nasıl uyuştuğunu ya da alabildiğine inceldiğini, iradesinin, düşüncesinin nasıl esir olduğunu, dizlerinin nasıl titrediğini, ateşini nasıl yükselip gözlerinin nasıl yaşla dolduğunu olduğunu göremez…
Bazı şeyler olduğu gibi kalmalı. Elinizde olsa da, onları büyük cam vitrine koyup oldukları gibi kalmalarını sağlayabilseniz. Biliyorum olanaksız bir şey bu, ama yine de pek fena olmazdı.