Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun. Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın. Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse, sen osun. Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun. Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kim bilir, birazdan uzanıp dokunursun. Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N'olcak ki, bırak patronlar seni kovsun! Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun. Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. Demlersin, maksat midene dostluk olsun.
-Nasılsınız? -İyi değilim. -En son sorduğumda iyiyim demiştiniz. -O o zaman için geçerliydi. Şimdi herşey değişti. Haliyle verdiğim cevap da değişti. -Cevaplar değişse de sorular değişmiyor galiba. -Kesinlikle. Dünya varolduğundan bu yana içerikleri farklı olsa da hep aynı sorular sorulagelmiştir. -Ve bu sorulara hep aynı cevaplar verilmiştir. -Aynen öyle. Cevaplar biçim olarak belki farklı olabilirler fakat anlam olarak hep aynıdırlar. -Her sorunun bir cevabı var mıdır? -Bazı soruların cevapları yoktur. Fakat cevabın olmaması ayrıca bir cevap olarak değerlendirilirse -ki bu bence mümkündür- o zaman her sorunun bir cevabı vardır denilebilir. -Peki soru sormak mı daha önemlidir yoksa cevap vermek mi? -Tabi ki soru sormak cevap vermekten çok daha önemlidir. Ancak bunun böyle olabilmesi için ilk önce doğru soru sorabilmenin öğrenilmesi gerekir. Bu seviye de olan biri için artık her soru bir cevap niteliği taşır. -Nasılsınız diye sordum. Konu nereden nereye geldi. Peki şimdi nasılsınız? -Şu an gayet iyiyim. Ama kaygılanmıyorum. Nasıl olsa geçecek. -Evet. Herşey geçip gidiyor. -Saat geç oldu. Hadi biz de gidelim artık. Uğurlar olsun. -Size de efendim
Reklam
Anneme özlem...
Bundan beş, altı yıl önceydi… Bu zamanlardı yine. Mayıs'ın ilk haftası geçmiş. Galatasaray’ım şampiyonluğa adım atmak üzereydi. Arkadaşlarla sözleştik, akşama Taksim'de şampiyonluk kutlamalarına katılacaktık... İşten eve geldim. Cumartesi akşamüzeri, koltuğa yaslandım... Televizyonda birbiri ardına sıralanmış kapitalizmin "anneler
“Yarın çok geç olduğunda bu zamanın suçu değil, senin suçun olacak.” Aykut Özcan
İndi nazın böyük, ürəyin aram, Eh, mən də səninçün belə qalmaram. Bir də görərsən ki, bir ərk yerin yox, Qalmısan neçə yad baxışın altda. Qəfil görəcəksən çətirin də yox, Əsirsən bir qərib yağışın altda Günəşdə üstünə kölgə salan yox, Tənhasan, amma heç yada salan yox. Sönüb səndən ötrü o isti ocaq. Onda biləcəksən mənim sevgimi, Biləcəksən, o da
Yarın çok geç olduğunda bu zamanın suçu değil, senin suçun olacak.
Reklam
Geç yatmayı seven ve sessizliğe aşık bazı insanlar vardır. Bu insanların tek istediği biraz huzurdur...
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.