Haritaya, istatistiklere baktıktan, bu durdurulmaz makinenin hareketini gördükten sonra, aile içi çekişmeleri, insanın kendi kararlarının da olabileceğini tartışmak, Tolstoy’un tarihte bireyin rolü konusundaki kötümser düşüncelerini hatırlatır bize. Kendi odalarımızda, kendi bahçelerimizde, kendi maneviyatımız içinde korumaya kalktığımız anılarımız, evlerimiz, yıllarca yaslandığımız duvarlar, çevremiz, acımasızca büyüyen bir şehrin bir parçasıysa eğer, yıkılmaya mahkûmdur. Direnenlere, geç kalanlara son darbeyi “istimlak” vurur.
Öyle seviyorum ki Tarık Tufan kalemini, metinleri sizi alıp götürüyor en ummadığınız denizlere sevk ediyor.
Öncelikle şunu tavsiye etmek istiyorum okumanızı yüksek sesli ve müzik eşliğinde yapın.
Müzik konusunda ben Gibran Alcocer'i tercih ettim, özellikle 'Solas' cok yakıştı.
Emin olun ki bambaşka bir tat bırakacak.
Melankolik ve şiirsel.
Klasik Tarık Tufan kalemi değil, farklı bir anlatım söz konusu, herkes sevmeyebilir ve biraz riskli, o an ki ruh halinize bağlı bir durum aslında.
Şöyle ki, yavaş yavaş, sindire sindire okumanız gerekecek her cümleyi, her noktada durup bir nefes almak şartı ile. Oku-geç yapmayacak kadar derin cümleler ve satır arası hazineler mevcut.
Tadını çıkarın.
Hayatta Geç kalmışlara selam olsun.
Cok beğendim.
Tavsiye elbette ederim.
Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle,
Vesselam
Geç KalanTarık Tufan · Doğan Kitap · 20211,910 okunma
Bu dinozor öyle bir yaşa geldi ki artık, bunca geç, bunca çocuk ölürken, daha fazla yaşamak biraz ayıp gelmeye başladı ona. İsteği, çevresine ve kendisine bir başbelâsı haline gelmeden, bu dünyadan göçüp gitmek. Kalanlara sonsuz sevgiler.
Bu metin bir inceleme değil, Yeşil Peri Gecesi'nin ana karakteri Şebnem'e yazılmış bir mektup. Bu sebeple içinde birçok spoiler içeriyor. Bu mektubu 2022'de edebiyat dersindeki bir ödev için yazmıştım. Bugün Şebnem'in özyıkım faaliyetini hatırlayınca açıp tekrar okuma ihtiyacı hissettim ve paylaşmak istedim.
Sanki yaşadıkça
Çok uzun zamandır kitaplığımda bulunan fakat okumaya hatta incelemeye pek fırsat bulamadığım harika bir kitap. Her şiir sizi alıp ayrı ayrı diyarlara götürüyor. Çok geç keşfettiğim için üzgünüm hatta böyle bir kitabın varlığını… Kendimi içinde bulduğum nice şiirler var… Altını çizerek saklayacağım…
Okumak isteyip de kararsız kalanlara tavsiye ediyorum… Bir alıntı bırakmak isterim buraya…
—— Uzun bir yoldan gelmişim tabanlarım çatlak
Gövdem kan içinde, yüreğim ağrıyor
Eskitmişim bütün ilklerin sancılı başlangıcını…
Tanrının, diğerlerine büyüklük taslayanları nasıl cezalandırdığını görmez misin? Söylesene, yıldırımlar neden hep en yüksekte olanlara düşer? Neden alçakta kalanlara bir zarar gelmez? Tüm yapıların, ağaçların her zaman en yukarıda kalan yerleri gazaba uğrar. Çünkü Tanrı haddini aşanları sevmez ve onlara er geç hadlerini bildirir. Bu işi öyle yapar ki, bir bakmışsın koca bir ordu bir avuç insanın altında kalmış. Tanrı büyük düşüncelere kapılanları bir kez kıskanmayagörsün, onların kalplerine korku ya da başlarına bir yıldırım salıverir, işte o zaman hak etmedikleri bir felaketle yok olur giderler.
-Artabanos’tan Serhas’a
Doğan bir güneşle doğdu kundaktaki biz.. Yetişti sırasıyla bir çınar misali dünyada . Bazen andı tanrıyı , bezende yok sayarak saydırdı çoğu küfürü.. Uyudu kalktı . Dağa merak saldı , göğe uzanmayı hayal etti , denizdeki suyun ihtişamını bir o kadar .. Kopardı bazen daldaki gülü , bezende yemiş tutan ağaçtan bir meyvayı .. İmrendi uçan kuşa , ve
Armageddon
Son Savaş Başlıyor.
.
Herkes Merhaba
Yeni bir kalemle geldim. Yazarımızın ilk okuduğum kitabı ve emin olun bayıldım. Film, dizi izler gibi okudum, okurken heyecanla merakla olacakları düşündüm… Dünyayı saran bir virüs olduğunu düşünün, bu virüs dünyanın nüfusunu azaltmak için uluslararası bir örgüttün ortaya çıkartıp yaydığı bir
Kişisel gelişim kitaplarını hiç sevmiyorum ama yine yeniden şans veriyor ve her defasında da aynı hayal kırıklığını, hatta öfkeyi yaşıyorum...
Küçükken tanı konulan ve büyüyünce geçtiğini idda ettikleri hiperaktivitem üzerinde çalışıyorum şu sıralar. Meğer 12 yaşında benimle konuşan kıytırık psikolog beni kandırmış. Hiperaktivite büyünce geçen
“Her şeye geç kaldım” diye düşünme sakın. Bazı hayaller senin hazır olmanı beklerler. Hazır olduğun anda ise her şey tüm güzelliğiyle hızla ilerler ve sonunda sen “geç kalanlara” minnet duyarsın.