Kalbi olan hiç kimse Şifa'da bir gece geçirdikten sonra Filistin halkının yaşadığı kıyıma son vermeye gönül vermeden yürüyüp uzaklaşamaz buradan. Fakat kalpsiz ve merhametsiz olanlar Gazze'deki bir başka kıyımın hesaplarını ve planlarını yaptılar bile.
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- “Bu bir Avrupalı!”
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud
İstiklâl Marşı'nın yazılışına şahit olanların anlatımlarında hakim olan unsurlardan biri şairin âdeta sekr hâlinde, büyük bir vecdle gece gündüzüne karışacak şekilde ve çok kısa bir zamanda ( iki günde) şiiri yazıp bitirdiğidir.
"(...)Lâkin bu heves bir heves-i dîgere mağlûb:
İnsan yaşamak hırs-ı cibillîsine meclûb .
Her devresi bir devr-i azâb olsa hayâtın,
Râzîsi değildir yine bir türlü memâtın!
Ömr olsa da binlerce tekâlif ile meşhûn ,
İnsan yaşamaktan yine memnun, yine memnun!
Artık neye mevkûf ise te’mîn-i bekâsı,
Yalnız ona masrûf olur âvâre kuvâsı .
Durmaz boğuşur bunca muhâcimlere rağmen,
Düşmez, o mesaî denilen seyfi elinden.
Çıplaktır o, ister ki soğuklarda ısınsın;
Bir dam çatarak her gece altında barınsın.
İster yiyecek şey, giyecek şey, yakacak şey...
Bin türlü havâic daha var bunlara der-pey .
Âvâre beşer işte bu bâzâr-ı cihanda,
Her gün yeni bir kâr peşinden cevelânda.(...)"
"Vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy bir şiirinde Japon halkından şöyle bahsediyor."
"Sorunuz, şimdi Japonlar da nasıl bir millettir?
Onu tasvire zaferyab (muvaffak) olamam, hayrettir!
O küçük boylu, büyük milletin efradı bugün,
Doğruluk, ahde vefa, va'de sadakat, şefkat;"
***
"Garbın eşyası, eğer kıymeti haizse yürür; Moda şeklinde gelen seyyie gümrükte çürür!
Gece gündüz açık evler, kapilar mandalsız;
Herkesin sandığı meydanda, bilinmez hırsız."