Yalnız bir opera
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim Oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim İmrendiğin, öfkelendiğin Kızdığın ya da kıskandığın diyelim Yani yaşamışlık sandığın geçmişim Dile dökülmeyenin tenhalığında Kaçırılan bakışlarda Gündeliğin başıboş ayrıntılarında Zaman zaman geri
Hayatın Anlamı
Hayatın Anlamı Bir zamanlar bir hükümdarın aklına şöyle bir düşünce takıldı: Eğer bir işe ne zaman başlayacağımı; kimi dinleyeceğimi; ve yapmam gereken en önemli şeyin ne olduğunu bilseydim, girdiğim her işi başarırdım. Aklına düşenin doğrultusunda, hükümdarlığın dört bir yanına haberciler saldı; kim kendisine her iş için en uygun vakti,
Sayfa 55 - 56,57,58,59,60Kitabı okudu
Reklam
Duygulanmamak elde değil... Hayatı ne güzel anlatmış. Allah rahmet eylesin
Adana'da (10Aralık2020) Covit19 nedeniyle Vefat eden İmam Hatip Lisesi Müdürü İsmail İNAN Bey 17 Kasımda sosyal medya üzerinden aile fertleriyle şu yazıyı paylaşmış👇 Ömür Dediğin: Hayata ha şimdi, ha sonra başlayım derken bir bakıyorsun tükenmiş ömür... Avucumuzda son kullanma tarihi çoktan geçmiş bir yığın TECRÜBE kalıyor. Atsan
64 syf.
5/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Dergiyle tanışıklığım yeni. Bu yüzden incelemeyi hadsiz bulan yanımla epey bir savaştım. Kazanan tarafı görüyorsunuz. Dergi kendini toplumcu gerçekçi olarak tanımlamış. İnceleme yazılarında, röportajlarında ve dosyalar denilen bölümde bu özelliğini görmek mümkün. Keza bahsi geçen yazarlar Nazım Hikmet, Rıfat Ilgaz, Can Yücel vs. Sayı, bu şair/yazarlarımızın hayatları, eserleri ve yakınları için ayrılmış yazılarla dolu. Özellikle Nazım. Sevenlere duyurulur. Bu yazıları ve konularını gerçekten beğendiğimi ifade edebilirim. Fazıl Hüsnü Dağlarca ile yapılan röportaj kendisini yakından tanımanıza fırsat veriyor. Ez cümle inceleme yazıları içi boş cinsten değil. Fakat şiir ve öyküleri için aynı hazzı aldığımı söyleyemeyeceğim. Öykülerinin birkaçı bayık romantizm kokuyor. En özellikle şiirlerinin hangi tarafı toplumcu gerçekçi hakikaten anlamlandıramadım. “soyunmuştum yalnızlığına çırıl çıplaklığının Çırıl çıplaklığının soyunmuştum yalnızlığına” havasında. Okuduğum her şiirden sonra hayatımdan çalınan dakikaları düşündürdü, imgeleri değil. Hayran olanlara mani olmayayım. Ama benlik değil. Yoo kalsın. Şiirlerin mucidine saygısızlık değil amacım. Asla. Fakat beni cezbetmedi. Dergiye bir şans daha verir miyim? Emin olamadım.
Edebiyatist - Sayı 23
Edebiyatist - Sayı 23Edebiyatist Dergisi · Edebiyatist Dergi · 20199 okunma
Şölen
Bolluk ve Yoksulluk’tan doğan Sevgi’nin talihi de ona göre olmuş. Sevgi her şeyden önce ve her zaman yoksuldur; çoklarının sandığı gibi hiç de öyle ince ve zarif değildir, tersine kabadır, pistir, evsiz barksız, yalınayaktır; açıkta, dağda bayırda, kapı önlerinde, yol köşelerinde yatar kalkar. Ne yapsın, anasına çekmiş, yoksulluktan kurtulamaz.
72 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
1965 yılında yayımlanan Yanık Saraylar'dan tam 17 yıl sonra Sahibinin Sesi adlı oyunu yayımlanır Sevim Burak'ın.Yanık Saraylar'da bulunan "Ah Ya' Rab Yehova "öyküsünün oyunlaştırılmış hâlidir. Sevim Burak'ın edebiyatı bir ısrar edebiyatı olarak görülür.Tekrarlardan oluşur.Sevim Burak'ın kişilerini şüpheye düşüren gizli bir düşman vardır
Sahibinin Sesi
Sahibinin SesiSevim Burak · Yapı Kredi Yayınları · 2020200 okunma
Reklam
1.000 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.