kansere yakalanmadım daha yakalanınam da şart değil başbakan filan olacağım yok meraklısı da değilim bu işin bir de harbe girmedim sığınaklara da inmedim gece yarıları yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında ama sevdalandım altmışıma yakın sözün kısası yoldaşlar bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da ve daha ne kadar yaşarım insanca yaşadım diyebilirim başımdan neler geçer daha kim bilir.
" Yaşamımı hareketli kılan mayalı hamurdan yoksunum; gece yarıları beni canlı tutan, sabahları beni uykudan uyandıran dürtüden yoksunum.
Reklam
Yaşamımı hareketli kılan mayalı hamurdan yoksunum; gece yarıları beni canlı tutan, sabahları beni uykudan uyandıran dürtüden yoksunum.
vakit hızla ilerliyor gece yarıları ışıklarını yeni söndürmüş bir vapur iskelesi gibi arkada kaldı
Sayfa 76 - Yky / saman sarısı
"Yaşamımı hareketli kılan mayalı hamurdan yoksunum; gece yarıları beni canlı tutan, sabahları beni uykudan uyandıran dürtüden yoksunum."
“Hava daha da soğumuş ve sokakların köşelerinde, duvar diplerinde kar iyice tutmuş, yükselmiş. Kör karanlıkta gövdem yolunu dar sokakları ancak hissederek buluyor. Bazen de, kepenkleri iyice çekili, pencereleri kapkara tahtayla kaplı evlerin bir yerinden içerde hâlâ yanan bir kandilin soluk ışığı dışarı sızıp karda yansıyor, çoğu zaman ise hiçbir ışık, hiçbir şey göremiyorum da bekçilerin sopalarının taşlara vuruşuna, çılgın köpek sürülerinin ulumalarına, evlerin içlerinden gelen iniltilere kulak verip yolumu buluyorum. Bazen, gece yarıları şehrin dar ve korkutucu sokakları karın sanki kendi içinden sızan harika bir ışıkla aydınlanıyor ve karanlıkta, yıkıntılar ve ağaçlar arasında yüzlerce yıldır İstanbul'u tekinsiz kılan hayaletleri gördüğümü sanıyorum. Bazen de, evlerin içinden mutsuzların uğultusu geliyor; ya harıl harıl öksürüyor, ya burunlarını çekiyor, ya rüyalarında ağlayarak çığlık atıyor, ya da karı kocalar, yanıbaşlarında çocukları ağlarken birbirlerini boğazlamaya girişiyorlar.
Reklam
bu tezgâhı kurdumsa ben senin için kurdum senin için dokuduğum basma ve pazen denizin yeşilinden süzdüğüm balık göğün mavisinden çaldığım kuş senin için felsefe okudumsa iktisad okudumsa gece yarıları boğazım kurumuş içim bir kalabalık sıcacık mısralar okudumsa Yunus'dan senin için okudum gece yarıları
Sayfa 68 - Ataç Yayınları
Yaşamımı hareketli kılan mayalı hamurdan yoksunum; gece yarıları beni canlı tutan, sabahları beni uykudan uyandıran dürtüden yoksunum.
Sayfa 64 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
İyimserlik anlarımda, Sibel'in hissettiğini sandığım şeyi ben de hisseder, artık evlenmemiz gerektiğini ona söylemeyi düşünür, ama Sibel'in ani bir kararla teklifimi reddedip beni terk etmesinden de çekinirdim. Çünkü Sibel'in, kendisine olan saygısını geri kazanacağı bir intikam hamlesiyle ilişkimizi bitirmek için fırsat kolladığını da hissediyordum. Dört ay önce önümüzde uzanan mutlu evliliğe, çocuklu, arkadaşlı, eğlenceli, herkesin kıskanacağı kusursuz hayata bu kadar yakınken onu kaybettiğini bir türlü kabul edemediği için, bir türlü harekete geçemiyordu. Durumumuzun ağırlığını ikimiz de birbirimize duyduğumuz tuhaf sevgi ve bağlılıkla geçiştirmeye çalışıyor; gece yarıları ancak içkinin yardımıyla dalabildiğimiz uykunun ortasında mutsuzluktan uyanınca, acımızı birbirimize sarılarak unutmaya çalışıyorduk.
Sayfa 194 - Yapı Kredi Yayınları, 36.Baskı, Eylül 2023
Yaşamımı hareketli kılan mayalı hamurdan yoksunum; gece yarıları beni canlı tutan, sabahları beni uykudan uyandıran dürtüden yoksunum
Reklam
Sen ve ben acıdan bir dağız, sen ve ben bu dünyada bir daha hiç karşılaşmayacağız. Hiç olmazsa gece yarıları bir selam gönderebilsen yıldızlardan.
Sayfa 105 - Anna AhmatovaKitabı okudu
Yaşamımı hareketli kılan mayalı hamurdan yoksunum.; Gece yarıları beni canlı tutan sabahları beni uykudan uyandıran dürtüden yoksunum.
“Gece yarıları beni canlı tutan, sabahları beni uykudan uyandıran dürtüden yoksunum.”
Yaşamımı hareketli kılan mayalı hamurdan yoksunum; gece yarıları beni canlı tutan, sabahları beni uykudan uyandıran dürtüden yoksunum.
Sayfa 64 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Öykücü uzun kış geceleri hem öykülerini yazıyor, hem de gece yarıları Baltacı'nın evine gidiyormuş. Gel zaman git zaman köylüler ormandaki kulübeden kuskulardan küfürlü dedikodular üretmeye başlamışlar. Ne Öykücü ile konuşmuşlar ne Baltacı ile. Bir gece topluca ormandaki bu kulübeyi basmaya karar vermişler. Öykücüyle Baltacı şömine başında çırılçıplak yakayı ele vermişler, ne görsünler? Ne Öykücü 'nün ne de Baltacı'nın apış arası .. yeller esiyor imiş. Bu iki sapığı yaka paça köy meydanına götürüp yakmaya karar vermişler... Öykücü son söz olarak köylülere bizi niçin yakıyorsunuz? demiş. Köylüler apış aranız bomboş demişler. Öykücü ben kendimi bildim bileli burada bir şey göremedim demiş. Ya siz gördünüz mü? Herkes eliyle bacaklarının arasına uzanmış ne görelim yerinde yeller esiyor. Bütün köylüler hüngür hüngür ağlamaya başlamışlar. Öykücü 'nün önünde diz çöküp "peki şimdi ne yapacağız" demişler. Öykücü, bir fikrim var, benim kazların gagaları
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.