Sis kampı Nebellager
“Buchenwald Kampında yüzlerce idam mahkûmu vardı. Arada Nebellager Natzweiler’a nakliyeler oluyordu. -‘Oraya neden Nebellager diyorlar?’ -‘İdamlar, Natzweiler’da gecenin ilerleyen saatlerinde, sisler arasında yapılıyor. ‘Nebel’ (Alm.) sis’ demek, ilk şafakta gerçekleşen mistik bir olay. ‘Nebellager’ da ‘sis kampı’ oluyor…”
Sayfa 131Kitabı okudu
Geçmişten gelen kitap
Uykusuzluktan kafam karıncalanıyor, yatsam zaten zart diye uyurum. Ama okumak en güzel alışkanlık olduğu için kendimi yatarken kitap okumaya alıştırdım küçükken. O yüzden yatağa mutlaka bir kitapla girerim. Sonra iki üç cümle okuyamadan uyurum,sonra genelde seksen kiloluk vücudumla ezerim o kitabı gecenin ilerleyen saatlerinde. Bazen sabah uyandığımda bir bakarım ki kitap ikiye, üçe katlanmış. Sabah kalktığımda dünya yazarlarının en seçkin eserlerinden biriyle göz göze gelirim bazen. Yıpranmış, hırpalanmış. Sanki gece kitap bana “Bu yaptığımız yanlış." demiş de, ben de kulağına "Kendini bana bırak,” diye fısıldamışım gibi. Sonra eş dost meclislerinde konu edebiyattan açılınca konuya iştirak ederim,“Yani o yazarın daha güzel kitapları da var aslında, sadece o dediğin kitabıyla yargılamak doğru değil bence" gibi seviyeli cümleler kurarım. Kimseler bilmez benim o sözünü ettiğim yazarın kitaplarını ne hale getirdiğimi; kitabı okurken ne derece bir fiziksel temas kurduğumu.Bilseler belki "Eheh o senin özelin,biz o kadarını bilemeyiz," falan diye şakalar yaparlar, dediklerimi ciddiye almazlar.
Reklam
. Sana şu ana kadar koyu karanlıktan dolayı Tanrı'nın bizi görmediğini sandığım gecenin o ilerleyen saatlerinde zihnimi kaçamak bir şekilde sorguladığımda kendime bile itiraf etme cesaretini gösteremediğim şeyleri anlatacağım. .
Sayfa 352
Resulullah Mekkede İslamı, tebliğ için sokak sokak, kapı kapı dolaşırken Ebu Leheb'in oğlu Utbe onu arkasından takip ediyor, ona hakaretler, küfürler savuruyor bunlar da yetmezmiş gibi köpek taklidi yaparak Peygamberimize doğru havlıyordu. Resulullah ona döndü ve şöyle dedi: "Seni Allah'ın aslanlarına havale ediyorum" Utbe akşam bütün bu olup bitenleri babasına anlattığında babası ona:"Keşke böyle yapmasaydın, senin sonun bir aslanın pençesinden olacak. Ah oğlum! Ne yaptın sen böyle" dedi. O günden sonra Ebu Leheb oğlu Utbe'yi yanında korumasız olarak hiçbir yere göndermedi. Aradan birkaç hafta sonra Utbe ticaret için Kufe'ye gitti. Geceledikleri yerde köpeklerin havlama sesleri geldi. Ebu Leheb tedbir olarak oğlunu adamlarının yattığı odada yatırdı. Odanın ortasında ki yatakta Utbe, Utbe'nin yatağının sağında üç adam ve sol tarafında ise üç adam yatırarak kendice onu korumaya almıştı. Gecenin ilerleyen saatlerinde odadakiler uyurken odaya bir aslan girdi. Odada yatanları tek tek kokladı. Utbe'yi kokusundan tanıdı o uyurken boynuna bir pençe attı. Sabah uyandıklarında bütün adamlar ve Ebu Leheb şaşkındı. O kadar adamın içerisinde aslan Utbe'yi kokusundan bilmişti.
... O boşluk evliliğimize, kahkahalarımıza ve sevişmelerimize sinsice sızdı. Gecenin ilerleyen saatlerinde, yatak odamızın karanlığında onun Süreyya'nın bedeninden ayrılıp aramıza girdiğini, yerleştiğini hissederim. Aramızda uyuduğunu. Yeni doğmuş bir bebek gibi.
Sayfa 225
Peter bu sözleri duyduğunda içinden ve aklından ne geçtiğini hep merak etmişimdir.Umut mu?Kıvanç mı?Ya da belki korku mu?O gecenin ilerleyen saatlerinde bana din adamlarıyla yaptığı konuşmanın tamamını anlatmış olsa da,bunu söylemedi.Kendi kendime anlamamı istemişti galiba,Peter’in tarzı oydu çünkü.Kişi bir sonuca kendi kendine varmadıysa,o sonuç varılmaya değmezdi.Bu yüzden,ona sorduğumda başını iki yana sallayıp “Sen ne düşünüyorsun C-Bird?”demişti.
Sayfa 325Kitabı okudu
Reklam
103 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.