Bazende rüyamda bir şemsiyeyle uçtuğumu hatırlıyorum.
Gecenin karanlığında, ayın gülümsediğini ve yıldızların kahkaha attığını hayal etmek zor değil. Gece olduğunda, dünya bir karikatür filmi oluyor sanki ve ayın yüzü güldükçe, yıldızlar birer mizah perisi gibi fısıldıyorlar kulağıma. Yatağa uzandığımda, düşüncelerim birer komedi şovuna dönüşüyor. Belki de dünya aslında bir palyaço partisidir ve
Tik Tak
"Yıllar içinde evlerden kurmalı masa saatleri birer birer kayboldular. Tik tak, tik tak diye betimlediğimiz onların sesleri âdeta zaman bekçilerinin kalp atışlarıydı. Değerli olan şeylerin bekçisi olurdu, olmalıydı... Zaman değerliydi... Gecenin ilerleyen saatlerinde sessizliğe bürünmüş mahallemizde geçmiş yıllara az önce sözünü ettiğim şeyleri düşündürerek beni götüren kitaplığımdaki saate bakıyorum, zaman yorgunu diye sesleniyorum ve tik tak seslerinin eşliğinde bilmediğim şeylerin bildiklerimden çok fazla olduğu yıllara doğru tersine yolculuk yapıyorum. Ne çok özlemişim bu sesi, tik tak, tik tak... Çocukluğum, delikanlılığım ve elimde kitabımla şimdiki zamanım; biz, olup biten herşeyin farkındayız, güzel anlar hızla yok oluyor... 'Tik tak' tan 'Tik tok' a geçiş yaptığımız zamanlarda bir birini yaşayamayanlara ve kendime üzülüyorum... Açılsa sandıklar, çıksa gün yüzüne eski dostlar, kurulsa yayları -tik tak, tik tak- zaman bekçileri olarak kalpleri tekrar atmaya başlasa... Elbette açılacak sandıklarımız kaldıysa..." İhtiyar
Reklam
Yalnız olmak nedir?
• Fiziksel olarak insanlarla çevriliyken bile ruhsal olarak 1 kişi bile yoktur yakın olan... • Düşündüklerini, okuduklarını, hissettiklerini anlatıp beyin fırtınası yapabilecegin kimse yoktur. (Herkes seni felsefe yapıyor zanneder ) • Gecenin ilerleyen saatlerinde bir sen bir o anlatarak düşünerek nasıl geçtiği bilinmeyen zamanlar da yoktur, belki bir kahve eşliğinde... • Yetinmeyi bilmek zorundasındır elindekilerle... • Anormal hissetmek de tüm bu duygulara dahildir.
Gecenin ilerleyen saatlerinde bir nefis mücadelesi: iç sesim "kalk namazını kıl çok geçikti" derken, "daha var acele etme" diyen nefsin fısıltısının oluşturduğu içsel çatışmanın kavga gürültüye dönüşeceği esnada yatsı namazını cemaatle eda etmiş olmanın hatra gelmesiyle oluşan bir gönül rahatlığı ve zafer duygusu... Tuhaf varlıklar içinde tuhaf bir insanız vesselam...
Ben hep bu saatlerde kalkarım. Beşi on gece.. Hayatı daha net görür daha iyi anlarım. Kendimi de çevremde ki olanları da, Gecenin güne dönme saatlerinde dinlerim. Çünkü ilerleyen saatlerde sağduyumu kaybederim. İnsanlar uyanır her yer kör düğüm. Herkes çığlık çığlık kendi aldanışları Kendince anlatır bana saatlerce. Ta ki haklısın lafını duyana kadar. Derdini hafifletirken yalanlar girdabinda Ruhunun karmaşasından. Al oradan çal bu yandan. Günü başlatırız böylece. İyidir bu saatler sakın,sessizdir, kısaca. Son veda kitabının yazarı
Dostoyevski'den hayatının kumarı
Dostoyevski kumar alışkanlığından ötürü aşırı derecede borçlanmıştır. O sırada ortaya Stellovski adında bir yayıncı çıkar. Dostoyevski’ye şunları söyler: “Bak senin bütün borçlarını kapatacağım. Sana iki yıl yetecek kadar da para vereceğim. Fakat bir sözleşme imzalaman gerek. Senden bir kısa roman istiyorum. Bu kısa romanı bana bu sözleşmeyi
Reklam
Dostoyevski "Kumarbaz" romanını nasıl yazdı?
Dostoyevski kumar alışkanlığından ötürü aşırı derecede borçlanmıştır. O sırada ortaya Stellovski adında bir yayıncı çıkar. Dostoyevski’ye şunları söyler: “Bak senin bütün borçlarını kapatacağım. Sana iki yıl yetecek kadar da para vereceğim. Fakat bir sözleşme imzalaman gerek. Senden bir kısa roman istiyorum. Bu kısa romanı bana bu sözleşmeyi
… gecenin ilerleyen saatlerinde yüzünde yorgun bir gülümseme belirmişti. Buna rağmen içimde durdurulması zor bir paylaşma isteği doğuyordu. Ne kadar anlayabilirdi bilmiyorum. Bakın efendim belki de zor olacak ama size güvenmek istiyorum. Yaşadıklarımı anlatmak istesem başlangıcı olup ama sonu olmayan bir roman gibi olur. Sizin bunu dinlemeye zamanınızın olduğunu da düşünmüyorum…
Eski Hindistan Cumhurbaşkanı Dr. Abdul Kalam : Ben çocukken, Annem bizim için yemek pişirirdi. Uzun bir iş gününün ardından bir gece yine yemek yapmıştı, annem babamın önüne bir tabak ‘sabzi’ ve aşırı yanmış roti koydu… Yanmış rotiyi fark eden var mı diye bekliyordum. Ama babam rotisini yedi ve okuldaki günümün nasıl geçtiğini sordu. O gece ona ne söylediğimi hatırlamıyorum, ama annemin yanmış roti için babamdan özür dilediğini duyduğumu hatırlıyorum… Ve babamın ne dediğini asla unutmayacağım: “Tatlım, yanmış roti seviyorum.” O gecenin ilerleyen saatlerinde babamı öpmeye gittim, iyi geceler dedim ve ona yanmış rotisini gerçekten beğenip beğenmediğini sordum. Beni kollarına sardı ve şöyle dedi: “Annen bugün iş yerinde uzun ve zor bir gün geçirdi ve gerçekten yorgundu herhalde. Dedi. Ve ayrıca … Yanmış bir roti kimseyi incitmez, asla kimseye zarar vermez ama ZARARLI SÖZLER YAPAR! ” Dedi… “Biliyorsun oğlum – hayat kusurlu şeylerle doludur…. ve kusurlu insanlarla….” BEN EN İYİ DEĞİLİM VE HAYATIN MÜKEMMEL OLMADIĞINI VE YAKINDAKİ İNSANLARIN SİZE YAKIN VE SEVGİ DOLU OLDUĞUNU KABUL ETMEYİ ÖĞRENDİM… Yıllar boyunca öğrendiğim şey: Birbirlerinin Hatalarını Kabul Etmek ve İlişkileri Kutlamayı Seçmek ”. ..
111 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.