Hurdacı
Yola çıkmanın vakti geldi. Gecenin bu saatlerinde birçok şey buluyorum çöplerde. Bazı günler ve geceler, gerçekten iyi şeyler çıktığı da oluyor. Mesela geçenlerde, şu eski, altmışlı yıllara ait bir radyo çıktı. Eh, çok temiz olmasa da kullanılabilirdi. Biraz yıpranmış ve hor kullanılmıştı; insanların her şeyi hoyratça harcayıp, kullandıgı
Dostoyevski "Kumarbaz" romanını nasıl yazdı?
Dostoyevski kumar alışkanlığından ötürü aşırı derecede borçlanmıştır. O sırada ortaya Stellovski adında bir yayıncı çıkar. Dostoyevski’ye şunları söyler: “Bak senin bütün borçlarını kapatacağım. Sana iki yıl yetecek kadar da para vereceğim. Fakat bir sözleşme imzalaman gerek. Senden bir kısa roman istiyorum. Bu kısa romanı bana bu sözleşmeyi
Reklam
Yalnız olmak nedir?
• Fiziksel olarak insanlarla çevriliyken bile ruhsal olarak 1 kişi bile yoktur yakın olan... • Düşündüklerini, okuduklarını, hissettiklerini anlatıp beyin fırtınası yapabilecegin kimse yoktur. (Herkes seni felsefe yapıyor zanneder ) • Gecenin ilerleyen saatlerinde bir sen bir o anlatarak düşünerek nasıl geçtiği bilinmeyen zamanlar da yoktur, belki bir kahve eşliğinde... • Yetinmeyi bilmek zorundasındır elindekilerle... • Anormal hissetmek de tüm bu duygulara dahildir.
bir anlamı yok
Rastgele 1k kullanıcılarını seçip yapay zekadan onlar için gizem konulu bir hikaye yazmasını istedim. Pek içime sinmedi ama yine de paylaşmak istiyorum. ( @bosbirakamiyormuyuz , https://1000kitap.com/merwick , https://1000kitap.com/Fahrimahrii , https://1000kitap.com/Harabeolmusuz ) Tuğba, Merve, Fahri ve Yağız, sosyal medya üzerinden
Gecenin ilerleyen saatlerinde bir nefis mücadelesi: iç sesim "kalk namazını kıl çok geçikti" derken, "daha var acele etme" diyen nefsin fısıltısının oluşturduğu içsel çatışmanın kavga gürültüye dönüşeceği esnada yatsı namazını cemaatle eda etmiş olmanın hatra gelmesiyle oluşan bir gönül rahatlığı ve zafer duygusu... Tuhaf varlıklar içinde tuhaf bir insanız vesselam...
gecenin ilerleyen saatlerinde psikolog ile olan randevumuz için yeni malzemeler çıkıyor
Reklam
'Dostoyevski kumar alışkanlığından ötürü aşırı derecede borçlanmıştır. O sırada ortaya Stellovski adında bir yayıncı çıkar. Dostoyevski’ye şunları söyler: “Bak senin bütün borçlarını kapatacağım. Sana iki yıl yetecek kadar da para vereceğim. Fakat bir sözleşme imzalaman gerek. Senden bir kısa roman istiyorum. Bu kısa romanı bana bu sözleşmeyi
Umut
İnsanın sırrı olmalı ve sırrını açık etmemeli. Kendi sırrında istirahatini sürdürmeli. Bu sır, kişinin sandığı kadar melun dahi olsa, onu dış dünyadan ve insanların kibrinden koruyacak, bir sığınak olacaktır. Ne zaman ki insan o mağaradan çıkmak isterse, önce yalancı bir ışık gözlerini kamaştıracak ve gecenin ilerleyen saatlerinde onu bir başına karanlıkta bırakacak. Sırrın kederi, yerini yalnızlığın kaygısına bırakacak. İnsan keder gibi derin bir duyguyla kaygıyı değiştirecek böylece. Hata yapmak, bir kere damarlarından girmiştir artık. Onu tüketen bir uyuşturucu gibi her hatanın başta verdiği hazzın peşinden koşacak. Onu tükettiğinin farkında olarak ama bir umut kırıntısı peşinde sürünerek. Bu yüzden değil miydi zaten; pandoranin kutusundan çıkan son kötülüktür "umut". Bazen düşünüyorum da; bizi cennetten eden yasak meyve de "umut" olmasın sakın ? Zira en çok umutluyken kendimi dünya sürgününde hissediyorum. "Bitti bitecek", " oldu olacak" ile bileyip hayatımızı, bıçak sırtında yaşam sürünüyoruz. Ah! Yine bir bekleyiş içinde bu seslenişler bile: "geldi gelecek!". Aysel Mamoste
Bazende rüyamda bir şemsiyeyle uçtuğumu hatırlıyorum.
Gecenin karanlığında, ayın gülümsediğini ve yıldızların kahkaha attığını hayal etmek zor değil. Gece olduğunda, dünya bir karikatür filmi oluyor sanki ve ayın yüzü güldükçe, yıldızlar birer mizah perisi gibi fısıldıyorlar kulağıma. Yatağa uzandığımda, düşüncelerim birer komedi şovuna dönüşüyor. Belki de dünya aslında bir palyaço partisidir ve
Uğur (bir evsiz hikayesi) 24
Bu aralar kasabanın içinden geçen bir derenin üstüne kurulmuş köprü ayağının dibinden balık avlıyorum. Levrek sürüleri gecenin ilerleyen saatlerinde denizden dereye doğru geçiş yapıyorlar. Gökyüzünü süsleyen bir dolunay da varsa keyfim yerine geliyor. Sürü bazen gelip geçiyor ve bir tek balık dahi alamıyorum ama nadiren hızlıda olabilirsem fazla sayıda levrek alabiliyorum. Bu aralar covid sebebiyle sokağa çıkma yasakları başladı. Ne kadar görünmeden avlansamda bazen beni görenler şikayet ediyorlar. Devriye gezen polislerin çoğunu tanıyorum. Gelip selam verip geri gidiyorlar. Ne diyebilirler ki beni kendi evimden, sokaklardan da kovamazlar ya.
111 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.