Yatak ve yorganın kuru yalnızlığında,
Ve aklın dar yalnızlığında...
Şehrin ve her şeyin,
Ve kalabalığın yorgunluğunda...
Saçların ve parmakların,
Ve gözlerin ve gecenin bu bulanık çağında,
Ve aynaların sığ görünümünde,
Bunalıyorum
Yatak ve yorganın kuru yalnızlığında,
Ve aklın dar yalnızlığında...
Şehrin ve her şeyin,
Ve kalabalığın yorgunluğunda...
Saçların ve parmakların,
Ve gözlerin ve gecenin bu bulanık çağında,
Ve aynaların sığ görünümünde,
Bunalıyorum...
| Erdem Bayazıt
Yatak ve yorganın kuru yalnızlığında,
Ve aklın dar yalnızlığında...
Şehrin ve her şeyin,
Ve kalabalığın yorgunluğunda...
Saçların ve parmakların,
Ve gözlerin ve gecenin bu bulanık çağında,
Ve aynaların sığ görünümünde,
Bunalıyorum...
Gérard de Nerval
I
Mesih, kaldırdığı vakit zayıf kollarını göğe
Kutsal ağaçların altında, şairlerin istediği gibi,
Çoktandır kaybolmuştu sessiz bir keder içinde,
Ona ihanet eden nankör dostlarını düşünüyordu;
bir yanılgının, binlerce yenilgiden daha keskin olduğunu gördüğünde eve dönmek isteyeceksin ama ev; kapı duvar olacak. ve sen, bildiğin denizlerde yeniden boğulacaksın. aşina yüzler el olacak, ve yalnızlığı şah damarında hissedeceksin. sonra geçecek. her şey geçer, bilirsin. ve sonra yolun tam ortasında ayaklarının dermanı kesilecek, dizlerinin
yatak ve yorganın kuru yalnızlığında
ve aklın dar yalnızlığında
şehrin ve herşeyin
ve kalabalığın yorgunluğunda
saçların ve parmakların
ve gözlerin ve gecenin bu bulanık çağında
ve aynaların sığ görünümünde
bunalıyorum.