"Nadan bir dünya bu. Kalbimiz inciniyor, fark etmiyoruz. Fark ediyoruz, "Bir şey eksik," diyoruz, ama o eksikliğin adını koyarmıyoruz ve "Daha iyisini alsam acaba geçer mi?" diyerek tekrar maddeye dönüyoruz. Böylece uçurum büyüyor, boşluk iyice açılıyor."
ben de çıksam bu şiirden şehrimi ve şehrimin ahşap evlerini sadrazam avlularını, turistik balkonlarını mabeyinci koridorlarını bırakıp da gitsem bir sabah acaba şehrim arar mı beni evler, odalar gelir mi peşimden yas tutar mı yokluğuma sokaklar... sabah, elinde son şiirimin el değmemiş taze tadı ve körpe hüznüyle göğsümden geçer kuşatır mı şehrimi
Reklam
Nadan bir dünya bu. Kalbimiz inciniyor, fark etmiyoruz. Fark ediyoruz, "Bir şey eksik diyoruz," ama o eksikliğin adını koyamıyoruz ve "Daha iyisini alsam acaba geçer mi?" diyerek tekrar maddeye dönüyoruz. Böylece uçurum büyüyor, boşluk iyice açılıyor.
Sayfa 95
Osmanlı hükümetinin, Doğu Anadolu vilayetlerinden bir buçuk milyon kadar Ermeni naklettirmiş olduğunu ve bunlardan altı yüz bin kadarının yollarda kısmen öldürülmüş ve kısmen de açlık ve sefaletten ölmüş olduklarını kabul edelim. Fakat Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerinin Ruslar tarafından istilası sırasında, oralarda oturan Türk ve Kürtlerden acaba ne kadarının Ermeniler tarafından en barbarca cinayetlerle öldürülmüş olduklarını ve ne kadarının göç sırasında telef olduğunu bilen var mı? işte biz haber verelim ki, bu yüzden ölen Türk ve Kürt'ün miktarı muhakkak bir buçuk milyonu geçer.
Sayfa 412Kitabı okudu
İçinizdeki aydınlığı arttırdıkça çöken karanlık yarılıp yok olacak
"Bir cinneti yaşıyoruz ama bunu yüksek sesle söyleyemiyoruz. Basın teslim alındı. Üniversite teslim alındı. Adalet teslim alındı. Eğitim teslim alındı. Siyaset teslim alındı. Sermaye teslim alındı... Her gün bir evden gencecik bir çocuğun cenazesi kalkıyor. Her gün bir evden bir kişi hapishaneye gidiyor. içeride öldürdüklerimiz yetmedi,
Nadan bir dünya bu. Kalbimiz inciniyor, fark etmiyoruz. Fark ediyoruz, "Bir şey eksik," diyoruz ama o eksikliğin adını koyamıyoruz ve "Daha iyisini alsam acaba geçer mi?" diyerek tekrar maddeye dönüyoruz. Böylece uçurum büyüyor, boşluk iyice açılıyor.
Reklam
Nadan bir dünya bu. Kalbimiz inciniyor, fark etmiyoruz. Fark ediyoruz," Bir şey eksik," diyoruz, ama o eksikliğin adını koyamıyoruz ve " Daha iyisini alsam acaba geçer mi?" diyerek tekrar maddeye dönüyoruz. Böylece uçurum büyüyor, boşluk iyice açılıyor.
Nadan bir dünya bu. Kalbimiz inciniyor, fark etmiyoruz. Fark ediyoruz, "Bir şey eksik" diyoruz, ama o eksiğin adını koyamıyoruz ve "Daha iyisini alsam acaba geçer mi?" diyerek tekrar maddeye dönüyoruz. Böylece uçurum büyüyor.
Sayfa 89
Haram Sevda
Haram Sevda arayan helal sevdaya ulaşamaz haram bırakmak vacibdir ve de hasret Allah'ın Salih kullarına imtihanıdır bu imtihanda eğer kız ve erkek birbirlerini bekler ve de başka birisiyle olmazlarsa Allah onları ne diye ayırsın Allah zalim değildir o yüzden ki bekle bende bekleyeceğim seni ey göz bebeğim denirse ve de ileriye sarkıtılırsa eşler birbirlerini büyük bir imtihana sokar acaba bekleyecekler mi elbette hasret geçicidir telaş etmeyin elbette ki birleşeceklerdir eğer hayirliysa o ikili Son olarak da Risale i Nur da bir söz geçer. Haramda huzur arayana huzur haram olur yani eğer haram sevdayla devam edersek huzur bulamayız aile okul vs. Engel olacaktır onlara o iki güzel tertemiz gence o yüzden nikah ahdi gününe kadar sabır ile beklenirse zaten o zamana kadar bekleyen ondan sonra da bırakmayacaktır inşaAllah Lillahil El Fatiha.
Sayfa 205
MÜTHİŞ BİR TREN Kıraathanenin camları önüne oturmuşlardı. İki arkadaştılar. Nargilelerinin marpuçlarını emerek susuyorlardı. Zayıf olan, lülenin ateşini nargilenin kehribar ağızlığıyla düzeltti. Bir-iki nefes daha çekti. Marpucu sardı. Nargileyi önünden itti. Bu, yüzü karanlık, karışık bir adamdı. Kalın kaşları vardı. Bu kaşların altında
Reklam
Efe’nin birdenbire karnı ağrımaya başlamıştı. Ece, Efe’ye daha önce kendisinin de karnının ağrıdığını anlattı. Annesi ona sıcak bir çorba içirmişti, hiçbir şeyi kalmamıştı. Efe de annesinden çorba istedi. Fakat karnının ağrısı çorbayla geçecek gibi değildi.Efe hastaneye gitmeyi pek istemiyordu. Hastanelerin çok ama çok hasta insanların gitmesi
Zamanların bu şekilde karışmasının tek sebebi Tanrı'nın kasedi geri sarması olabilir mi? Unutmaya başlayan bir Tanrı'nın belirsiz hafızasındayız. Başlangıçta söylediklerinin hatırasını kaybeden bir Tanrı'nın. İsimlerden oluşan bir dünyada onları unutmak onun tek doğal sonudur. Tanrı ölmedi. Tanrı unuttu. Tanrı demanslı. ... Yine de bu "Tanrı demanslı" konusunda fazla radikal. Tanrı sadece unutmaya başladı. Bazen zamanları karıştırıyor, anıları karıştırıyor, geçmiş tek yönde akmaz. Dünyanın tüm hikâyelerine sahip olan bir tanrının kafasından neler geçer acaba? Hem gerçekleşmiş hem gerçekleşmemiş hikâyelerine. Bu dünyanın her saniyesindeki tüm hikâyelerimize.
Sayfa 240Kitabı okudu
"Öpersem geçer.".... "Sen öpersen de geçer." Hangimizin ki geçerdi acaba? Onunki mi, benimki mi? Bende bıraktığı yara geçmeyecek gibiydi. Peki onun ki ne durumdaydı?
Herkes ne bilir acımı?
- Herkes geçer diyor. Geçer mi Efendim ?- Herkes ne bilir acımı Olric ?Her gün biraz daha acır sonra, biraz daha ve biraz daha. Ama en sonunda ne olur biliyor musun Olric? Geçmez evet geçmez. Geçti sanırsın ama, geçmez... Örneğin, alışverişe çıkarsın bir mağazaya girersin. Öyle bir şarkı çalmaya başlar ki hatırlatır, dağıtır. Geçmez...Geçer
Nadan bir dünya bu.Kalbimiz inciniyor, fark etmiyoruz. Fark ediyoruz, “ Bir şey eksik, “ diyoruz ama o eksikliğin adını koyamıyoruz ve “Daha iyisini alsam acaba geçer mi?” diyerek tekrar maddeye dönüyoruz. Böylece uçurum büyüyor, boşluk iyice açılıyor.
639 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.