Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
17 Nisan'da 800 kişilik bir takviye kuvveti alan Fransızlar ise 18 Nisan'da mutasarrıfa bir mektup göndererek, vuruşmaktan vazgeçilmesini, Fransız idaresine tabi olunmasını istetmiş, aksi takdirde şehrin daha şiddetle bombalanacağını bildirmişlerdi. Fakat bu tehdide kimse aldırmadı, hatta 19 Nisan'da Türk milli kuvvetleri, şehrin etrafındaki Fransız çemberini parçalayarak, içeriye 200 kişilik bir kuvvet sokmayı başardı. Bu suretle güçlenen Türk milisleriyle Fransız ve Ermeniler arasında 26 Nisan'da başlayan ve Birinci Mağarabaşı Savaşı adını alan bu çatışmada millî kuvvetler büyük bir başarı sağlamış ve dışarı ile olan bağlantıyı yeniden kurmuşlardı. Bundan sonradır ki, askerlik bakımından çok önemli olan fakat Fransızların elinde bulunan Kurbanbaba Tepesi'ne saldırıldı, kanlı bir savaştan sonra bu tepe de ele geçirildi ve Fransızlar bu suretle tehlikeli bir duruma düşürüldü. Bundan dolayı onlar, Türk milli kuvvetleri ateş etmedikçe, kendilerinin ateş etmeyeceklerini bildirdiler ve anlaşma isteğinde bulundular. Buna karşılık, 2 Mayıs'ta kendilerine bir mektup gönderilerek, 3 Mayıs günü saat on ikiden önce şehri terk etmeleri istendi, fakat bu isteğe uyulmadığı için 3-4 Mayıs gecesi harekete geçildi. Gerçi bu defaki saldırının sonunda bir zafer sağlanamadı, ancak, Fransızların sıkıntı içinde oldukları da anlaşıldı.
Sayfa 194Kitabı okudu
11 Şubat 1920 günü Maraş kurtulmuştu. Çünkü 10/11 Şubat gecesi Fransızlar, yirmi gün kadar kendileri ile kahramanca vuruşan bu şehir halkının karşısında, daha fazla kalamayarak İslahiye'ye doğru kaçmışlardı. Maraş'ta ölen ve yaralanan düşmanların sayısı küçümsenmeyecek derecede idi⁶⁵². Maraş'tan kaçabilenler, yolda milli kuvvetlerin hücumuna uğramış ve 200 askerlerini daha kaybetmişlerdi. Mevsimin kış oluşu, kaçışı büsbütün güçleştirmiş ve birçok kişinin yollarda donmasına sebep olmuştu. Bütün bunlar bir tarafa bırakılsa bile Maraş zaferi, Fransızların prestiji ve moralleri üzerinde çok sarsıntı meydana getirmiş ve olaylar o kadar düşündürücü bir hål almıştı ki, durumdan kaygılanan papa, İngilizlerden Fransızlara yardım etmelerini bile istemişti. Maraş zaferinden dolayı Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal Paşa, 15 Şubat 1920'de, 3. Kolordu komutanını tebrik etmiş, fakat Fransızların ve Ermenilerin, bu yenilginin acısını almak üzere, harekete geçeceklerini de bildirmişti. Bundan dolayı İslahiye ve çevresinde kuvvetli bulunmak gerekirdi. Bu, Maraş'a doğru sevk edilecek yardımcı kuvvetlere engel olmak bakımından lüzumlu olduğu gibi, "Halep ve Şam Kuva-yı Milliyesi ile bağlantı kurulması bakımından da gerekli idi. ⁶⁵² Maraş'ta Fransızların insan kaybı 1200, Ermenilerin ise 7000 idi. Bak, Adil Bağdathoğlu, s. 36. "Bütün harekåt sırasında 7-8 bin kişi can vermişti". Bak, Kinross, 1,5. 318.
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
Adını söylemek istemiyorum Her gecesi amansız bir kor dudaklarımda
"Cenab-ı Mevlana'nın mevti" Şeb-i Arus, yani düğün gecesi diyor. Cenab-ı Allah böyle iyi kullarıyla karşılaş­tırsın ve onların sohbetlerinden nasiplenelim. Bir büyükle sohbet etmektir gönlü açan, eğer gönlünüz açılıyorsa bitmiştir hadise.
Hani bazen hiçbir şey yolunda gitmez, hiçbir günün gecesi huzurla geçmez de boğulacak gibi olursun ya tam da öyle bir günden yazıyorum. Umuyorum yarın güzell ve kendimizi, hayatımızı daha çok sevdiğimiz bir gün olur. İyi geceler sevgili okurlar 💌
Gece lal, gece kasvetli Gece yılın en uzun gecesi Gittiğin bilmem kaç bininci yılı
Reklam
İyi geceler
Minnoş kahveli cumartesi gecesi
Yalnız geçen ömrün bir uykusuzluk gecesi.
112 syf.
9/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Asıl suçlu kim?
Lisans tezimin konusu Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık eseriydi. Bu nedenle hem Marquez’le hem Yüzyıllık Yalnızlık’la aylarca çok vakit geçirdim. Marquez’in edebiyattaki besin kaynağına, hayal dünyasına, yaşantısına ayırdığım zamanı düşününce tekrar iyi ki diyorum. Kırmızı Pazartesi eserini okuduğumda tüm öğrendiklerimin yanında sindire sindire okumama vesile oldu tüm bu bilgiler… Marquez, toplumunu tanıyan bir yazar. Eserlerinde de toplum bilincini sosyolojik bir açıdan sunuyor. Yazdıklarının çoğunu gerçek hikâyelere dayandığını öne sürüyor. Hayal dünyasından çok deneyimlerinden yola çıktığını anlatıyor. Diğer yandan aktif olarak politikanın içerisinde yer alan yazar, aktivist bir gazeteciyken sergilediği tavrı yazar olduğunda da sürdürüyor. Öyle ki Kırmızı Pazartesi kusursuz bir toplum ve vicdan eleştirisi… Kırmızı Pazartesi, temelde bir töre cinayetini konu ediniyor. Angela, kasabadaki varlıklı bir adam olan Bayardo San Roman’la evlenir. Bayardo, düğün gecesi Angela’nın bekâretinin bozulmuş olduğunu öğrenir ve kızı, baba evine geri götürür. Bu durum, bir namus sorununu ortaya çıkarır. Angela’nın ikiz kardeşleri Pablo ve Pedro Vicario, kız kardeşinin namusunu temizleme sorumluluğunu üstlenir. Aynı zamanda Vicario kardeşler içinde yaşadığı toplumun yasasına göre hareket etmişlerdir. Bu durum okurda suçlu-suçsuz muhakemesi yaptırıyor. “Eserde asıl suçlu kim?” sorusunu sorduğumuzda; en belirgin suç toplumun eylemsizliği diyebilirim. Bir çırpıda soluksuz okuyacağınızın garantisini vereceğim Kırmızı Pazartesi’yi okumak için hiç vakit kaybetmeyin. Marquez’in her kitabına kefilim. Keyifli okumalar…
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178,1bin okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.