Bin dokuz yüz kırklarda yani İkinci Dünya Harbi yıllarında.... Ülkemizde buğday yok denecek kadar azdı. Herkesin eline geçmezdi. İşte, o kıtlık yılları diye adlandırdığımız yıllardaydı, ekmeğimizi, darı unundan veya bilemedik arpa unundan yapardık. İçi kara denecek kadar esmer renkli olan bu ekmek kösele kadar sert sert olurdu. Ama ne yaparsın ki bir tek bu ekmek bulunurdu.