Yugoslavya Kralı Alexander, İstanbul' a gelmişti. Dolmabahçe'de onuruna yemek veriliyordu. Kral sohbetin samimiyetiyle açıkladı... " Aslında İngiliz Hükümeti, İzmir'e asker çıkarmak için Yunanlardan önce bizi öne sürmek istemişlerdi, ben kabul etmedim" dedi. Mustafa Kemal gülümsedi. " O halde size ve milletinize geçmiş olsun ekselans " dedi.
Sayfa 305Kitabı okudu
3 MAYIS'I ÜÇ İSİMDEN DİNLEMEK Hakan Paksoy, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. İskender Öksüz ve Sadi Somuncuoğlu Hakan Paksoy (HP): Millî Düşünce Youtube kanalı izleyicilerini selamlıyorum. Bugün önemli bir konuyu, Türk siyaset ve fikir hayatında ve devlet hayatında önemli olmakla birlikte çok da fazla üzerinde durulmayan bir olayı
Reklam
Malumpaşa'nın 15.09.1947 günlü ikinci sayısında "Mahkeme Koridorlarında" köşesinde "Gün Uğursuzun" başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. Aynı yazı bu sayının üçüncü sayfasına yeniden konmuştur. Yedi-Sekiz Paşa · 13 Mayıs 1949 · Sayı: 3 Gazetenin bu sayısında toplatma haberi yoktur. Birinci sayfadan "Ne Mutlu Tokum
Geçmiş olsun ekselans!
Yugoslavya Kralı Alexander, İstanbul'a gelmişti. Dolmabahçe'de onuruna yemek veriliyordu. Kral sohbetin samimiyetiyle açıkladı: "Aslında İngiliz hükümeti, İzmir'e asker çıkarmak için Yunanlardan önce bizi öne sürmek istemişlerdi, ben kabul etmedim." dedi. Mustafa Kemal gülümsedi. "O halde size ve milletinize geçmiş olsun ekselans." dedi!
Sayfa 305
Ege'nin İncisi İzmir
Başımı kaldırdım. Duvardaki gölgeme baktım. Yanımda kocaman bomboş bir duvar vardı. O duvar dolmak istiyordu. Gölgem çoğalmak istiyordu. Ve ben hayatımda ilk defa acı çekmek istiyordum. Narkozsuz bir ameliyata girmeyi kabul ediyordum, kılıçsız bir savaşa dalıyordum sanki. Kendimi dünyanın en dalgalı denizinin ortasına bırakıyordum, silahlı çatışmanın ortasına atılıyordum, alev alev yanan odunların üstüne doğru ilerliyordum. Ben acı çekeceğim o döneme giriyordum. Bunu kabul ediyordum, bile isteye. “Varım Ege... Varım.” şövalye akşamın koyu karanlığında bir ağacın kenarına oturmuş. Öylece gökyüzünü izliyormuş. Önce siyah bir kuş geçmiş önünden,, ağaca konmuş. Sonra bembeyaz bir kuş geçmiş, başka bir ağaca konmuş. Şövalye bir siyah kuşa, bir beyaz kusa bakmıs. Kondukları ağaçların dalları öyle küçükmüs ki, asla aynı dalda olamayacaklarmıs. Asla yan yana duramayacak bu iki kuş için üzülürken kuslar havalanmış, yan yana gökyüzüne doğru uçmaya baslamislar. Dalları aynı olamasa da gökyüzleri aynıymış O an yanında olamadığı yıldızı için kaybolan umudu gelmiş aklına. “Olsun, ” demiş şövalye, “aynı gökyüzünün altındayız. Bir gün kavuşacağız... ” Belki bir gün yan yana oluruz. Belki bir gün dokunurum sana. Belki bir gün öperim seni.
Atsız'ı kaybedeli 45 yıl oldu. Bir fikir, ülkü ve bilim adamının, bir sanatçının ölümünden 45 yıl sonra da yaşaması önemli bir olaydır. Atsız'ın eserleri, yaşadığı döneme göre bugün çok daha fazla okunuyor. Onun birkaç kitabının 04.12.2020 tarihi itibarıyla, kitapyurdu.com'daki satış ve yorum sayılarına bakarak ne kadar çok
Reklam
34 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.