Kimi insanın olgunlaşması için en çok güvendiklerinden darbe yemesi gerekir. Bu beklenmeyen darbe çoğu zaman yıkım gibi görünse de bir uyanıştır aslında.. Yaşamın "Kendine gel" deme şekli bu olsa gerek çünkü neredeyse tüm insanlık tarihi
bununla ilerliyor...
Mollaizmden hiçbir hayır beklemeyen
İkbal, idealindeki Kur'an müminine seslenir: "Gel, bu ümmetin işini bir yoluna koyalım... Şehrin mescidinde öyle feryat edelim ki mollanın göğsündeki yürek erisin!"
Güneş insanlardan müsaade isteseydi
her sabah doğmak için
her akşam batmadan önce
görecek bir günümüz daha olur muydu
Irmaklar denize karışmadan
kuşlar yuvasına dönmeden önce
sorsalardı birilerine
"Sağlığımın geri gelmesini Jean jacques Rousseau'ya borçluyum. Onun ölümsüz yazılarının arasında, diğer doğal gerçeklerin arasında, insanın derin düşüncelere dalmak için değil de, ça lışmak için yaratıldığını okumuştum. O zamana kadar ruhumu çalıştırmış ve bedenimi dinlendirmiştim; durumu mu değiştirdim; bedeni çalıştırıp, ruhu dinlendirdim. Ki tapların çoğundan vazgeçtim, bütün duyularımla ne zamanın, ne de ulusların değiştirebileceği bir dille hitap eden doğanın eserlerine bakıyorum. Benim öyküm ve günlüğüm tarla ve çayır atlarıydı; insanların sisteminde olduğu gibi onlara doğru güçlükle giden benim değişmelerim değildi, onların düşünceleri bana binlerce hoş biçim altında gel mekteydi. "
Bernardin De Saint Pierre
Turkiye yaşanmaz oldu!
Gel gör halimiz yaman!
Haramiler, bezirganlar elinden
Aman, el aman!
Kesilmiş mümkünüm, çarem
Vay ne hal olmuş memleket
Vay ne hal olmuş vatan!
Güzel yarim İstanbul'dan ne haber?
Dil-Tarih'ten, Emekçi'den, Sendika'dan?
Şiddetin sabahı yakındır
Dayan dizlerim dayan
Ankara 1947
Gel kardeşim, gel beri
Hey kurt hey kuş hey börtü böcek
Ah gidenler gelir mi geri
Açar mı bugün dört bahardır kanayan çiçek
Demek
Daha bizim yaşımızda
İnsanlar ölecek.