Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Gençlik bir kitaptı, okuduk bitti; Canım bahar geçti çoktan, kış şimdi. Hani sevincin, o cıvıl cıvıl kuş? Nasıl, ne zaman geldi, nasıl gitti?"
“Ama işte günler akşam oldu, kış geçip bahar geldi, yaz gidip sonbahar oldu, parça parça, sanki çöp çöp aktı bitti; kederimde geçti gitti, daha doğrusu dibe indi; çünkü ne de olsa bir şeyler kalıyor, nasıl söyleyeyim... Sanki insanın yüreğinin üstüne bir taş oturuyor!”
Reklam
Kimler geldi kimler geçti..
Yeryüzünde bulunan her şey fanidir.❞ ❀Rahmân Sûresi 55/26❀
Ben de çok üzüldüm...insan, her daim insan..
MÖ 1274, Kral Murşili'nin Hitit tabletlerinden çevrilen VEBA DUASI: Ey tanrılar! Nedir bu yaptığınız? Ülkeye veba saldınız... Hatti ülkesi ölüyor, bu nedenle ekmek pişirip, içkiler sunamıyor! Tanrı'nın tarlasını süren çiftçiler de öldü. Veba bitmedi ve Hatti ülkesinde insanlar, ölmeye devam ediyor. Bense; yüreğimin acısına ve ruhumun kederine artık DAYANAMIYORUM... Hatti'nin Fırtına Tanrısı Efendim! Hayatımı bağışla, önünde diz çöküp yalvarıyorum. Merhamet et! Vebayı, Hatti'den uzaklaştır!... Efendim! İnsanın, günahkar olduğu doğru! Babam da günah işledi ve Size karşı geldi...ama ben hiçbir şekilde günah işlemedim. Babanın günahı oğula geçer, bana da babamın günahı geçti. Doğrudur!
SOHBETTEN HİSSE;
-Bir din kardeşimi ziyarete gittim, hanım kapıyı açtı, ama beni içeriye almadan önce eşinden izin alması gerektiğini söyledi ve içeriye girdi. Aradan bir müddet geçti ki kavga sesleri de geldi. Daha sonra hanım bana kapıyı açtı içeriye buyur etti. Eli yüzü biraz mor idi. Ne olduğunu sorunca bana şöyle açılaldı ; benim eşim içki bağımlısıdır. Her gün bana içki sofraları hazırkatır, mezeler koydurur, hizmet ettirir. Genel de de döver dedi. O arada ezan okundu, hanım hadi namaz kılalım birlikte dedi. Bende tamam dedim, tam namaza duracakken hanık gözlerimi kapatmamı istedi. Kapadım açtım ki kabenin karşısındaydık. Namazımızı orada kıldık. Namaz bitiminde gözümü kapayıp açtım ki tekrar eve döndük. Hanıma 'nasıl böyle bir dereceya çıktın? Diye sordum.' eşime sabrederek' dedi...
Reklam
163 syf.
7/10 puan verdi
Kitap biteli 1 saat oldu hâlâ duvarla bakışıyoruz.
Yani şu kitabı alın 5 kişiye okutun hepsi de farklı yorumlar diye düşünüyorum. O kadar farklı ki... Kitap bittikten sonra bi 10 dakika kadar şimdi noldu, ne demeye, ne anlatmaya çalıştı burda diye düşündüm.Ve bu düşündürmesi, farklı bi bakış açısı kazandırması o dkr kıymetli ki benim için... Karakterin yaşadıkları çok geçti bana onun o iç sıkıntısı, o kapana kısılmışlığını ben de onunla yaşadım resmen ve o balo dışında "maske" takmayan, dürüst, entrikalardan uzak kahramanımızın nasıl da o dönem entrikalarına kurban gittiğini ve hâlâ hiç bir şeyin farkında olmadığını ve hatta belki de o "manevi maskeyi" takmanın onun yararına olacağını düşünerek resmen onun iç sıkıntısıyla okudum. Gayet akıcıydı.Psikolojik tahlilleri,karakterin iç düşünce ve kuruntularıyla klasik Dostoyevski romanlarında biriydi.Tavsiye ediyorum ama kitap öylece okunup da bir kenara konulacak türde değil.Bana kalırsa üstüne oturup bi süre düşünülmesi gereken bir eser özellikle o son sayfadan sonra.Ve kitabı okurken sürekli aklıma Franz Kafka'nın şimdi Türkçeye çevirmeye çalışacağım ama muhtemelen çok da başarılı olamayacağımı bilsem de eklemek istediğim bir sözü geldi: " Hayatın bir kostüm partisi olduğunu ve partiye gerçek yüzümle katıldığımı fark edince kendimden utandım."
Öteki
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Karbon Kitaplar · 201721,9bin okunma
şu bizim Akşehirli tonton Nasreddin Hoca'yı j yalnızca bilgili, hazırcevap sanma. Hoca hem cömert hem de yardımsever bilinirmiş yaşadığı çağda. Bu yüzden ona bol bol misafir gelirmiş. Bu güzel ev sahibine gelenler yer içer, yatar kalkar, bir türlü gitmek istemezmiş. İsanoğlu gariptir. Kimi iyiliğe iyilikle karşılık verir, kimisi de iyilik
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
reşit galip..
Türk aydınlanmasının Kuvvacı fedaisiydi. Rodos doğumluydu. İtalyanlar Trablus Savaşı sırasında oldu bittiye getirip Rodos’u işgal edince, henüz 17 yaşındayken doğduğu toprakları kaybetmenin acısını yaşadı. Kayıkla Marmaris’e geçti, İzmir’e geldi. Bugün Swissotel Büyük Efes’in hemen karşısında yeralan ve Ticaret Lisesi olarak eğitim veren Fransız
Reklam
Otobüsün camına yaslanan, dışarıya bakmayı seyreden hüzünbazlardık, ama yine de muavinin sunacağı krakerli, topkekli ikramla mutlu olacak tiplerdik, yeter ki ortada mutlu olunacak bir şeyler olsun. İçimizi kemiren şeyleri unutturan küçük şeyler de vardı. Yol boyunca mutlu olan, varınca içten içe ölmeye hazırlanan canlılardık artık, çünkü bizim için yolun bitimi ölümdü. Sevmezdik varmayı, bir cam kenarında devam etmek isterdik hayata. Yıllar geçti, geçtikçe daha çok geçti. Umuda ve mutluluğa doğru sefere çıkan otobüsümüz yer yer sancılı duraklarda mola verse de biz kendisinden ve muavinden memnunduk. Bir ömür cam kenarında tek bırakılmak istemiştik ama nafile. Yaklaşıyorduk artık otogara, acının tam merkezine, kalbin yükünün arttığı, çekim gücünün fazlasıyla hissedildiği alana... Belki de anıların mezarındaydık... Zaman biraz daha geçti, bir ses geldi ön taraftan. Şoför bey konuştu: “Beyler vardık, geçmiş olsun.” Belki de yeni bir ölümün başlangıcıydı bu, varmak ölümdü.
Öncelikle merhabalar ben bugün yeni bir karar aldım ve bu kararı anlatmak istiyorum öncelikle bize ne diyebilirsiniz anlıyorum ama benim tek içimdeki her şeyi yazıp hiç tanımadığım insanların okuyup belki de bir nebze olsa beni anladığını düşündüğüm tek yer burası. Ben kendimi bu birkaç aydır çok kötü hissediyorum yani belki de yaşadıklarımın payı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.