Herkesin neden büyüklerin beklediği, istediği gibi yaşamak zorunda olduğunu bir türlü anlamıyordum. Büyükler ve gelenekler sanki köyün etrafına bir hapishane duvarı örmüşlerdi ve birilerinin o duvarın dışına çıkmasını istemiyorlardı.
Kadim gelenekler de bun manayı içeren sözler bulmak çok zor değildir.
~Gerek kelam-ı Kibar olarak dilimize yerleşmiş "NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR", sözü,
~Gerekse Delphoi Tapınağına altın harflerle yazılarak asıldığı nakledilen "KENDİNİ BİL"ifadesi bu aktarılan anlamı içermektedir..
"Sünnet", Kur'an'da yer almamış olmakla birlikte, İslamdaki temel gelenekler arasındadır. Ve İslama, Yahudilikten geçmedir. Yahudiliğe de eski Mısır'dan.
Ne var ki, evlilik ve aile başarısı için aynı titizlik gösterilmiyor. Bu konuda toplum bilinçli ve sistematik hiçbir program geliştirmiş değil. Evlilik ve aile başarısı gelenekler, din kültürü ve tesadüflere bırakılmış durumda.
''Stoacı öğretinin özellikle MÖ II ile MÖ I. yüzyıl arasında geçirdiği dönüşümler o kadar etkilidir ki, Hellenistik Stoacılık iki döneme ayrılarak ele alınır. MÖ III ile II yüzyıl arasında yaşayan Eski Stoacılığın başlıca temsilcileri, Zenon'un yanı sıra Khioslu Ariston, Assoslu Kleanthes, Soloilu Khrysippos, Babilli Diogenes ve Tarsoslu Antipatros'tur. MÖ II ile I. yüzyıl arasında gelişen Orta Stoacılık döneminde ise okulun liderleri önce Rodoslu Panaitios, sonra da Apameialı Poseidonios'tur. Ancak Hellenistik Stoacılığın en azından iki yönü, yüzyıllar boyunca muhafaza edilir. Bunlar bir yandan okulun Sokratesçi kökeni, diğer yandan Stoacı düşüncenin sistematik yapısıdır.'' (Sayfa: 26)
*
Sokrates'in Varisleri:
*
Stoacılar kendilerini Sokratesçiliğin tek hakiki varisi olarak görürler ve doktrinleriyle, gelenekler yoluyla aktarılan Sokratesçi öğretilerin gerçek muhafızları ve yorumcuları olduklarına inanırlar. Öte yandan Zenon'un, Kynik okul başta olmak üzere Stoayı kurmadan önce üyesi olduğu tüm felsefi okullar da Sokrates'ten türediklerini iddia ederler.
Stoa Sokratesçiliğinin en ilginç yönlerinden biri, Sokrates'e atfedilen ve iyiliğin bilgisi için erdemli bir hayat sürmenin zorunlu olduğunu savunan ''ahlaki entelektüalizm'' adlı felsefe tezinin radikalleştirilmesiyle ilgilidir. Hem Sokrates'e hem de Stoacılara göre erdem (arete) ve bilgi (episteme) özdeştir, ama Stoacı filozofşara göre bunlar, erdemli zihinleriyle sıradan insandan (phaulos) ayırt edilen bilgelerin (sophos) uzmanlık alanıdır. (Sayfa: 26-27)