Ölmüşlerin ruhları geliyorlar ve canları ne isterse onu yapıyorlar . Ziyaretçi geldiğinde , gözlerimin önüne soldan sağa hareket eden resimler beliriyor. İnsanlara , mekanlara, kazalara ve hatta bütün bir olaya ait resimler görüyorum. Bazen o kadar çoklar ve o denli hızlı hareket ediyorlar ki, onları anlatmaya yetişemiyorum, lakin durduramıyorum da. Ondan dolayı gelen kişiye gelme sebebini soruyorum. Hastalık mı , kayıp bir şey mi? İş , Çocuklar? Neyi merak ettiğini söylesin ki önemli bir şeyi kaçırmış olmayayım. fgen gördüklerimi ve duyduklarımı aktarıyorum. Ruharın ilk söyledikleri gelenin kişinin ismidir. ( 1973, Doç. Sto'yu Stoev'e söylenmiş )
Ah yine… soldan geliyorlar bana Laf aramayın solcu değil sadece soldan
Reklam
“İstiklal’i hıncahınç doldurmuş insanlara bakıyorum, içim sıkılıyor. Sağdan, soldan, dükkanlardan, sinemalardan, her yerden taşıyorlar. Cadde boyunca, ellerinde paketlerle üstüme üstüme geliyorlar. Bu yığına mı ait olmalıyım, diye düşünüyorum. Yalnızlığı sevmiyorsam, evet, bu yığına ait olmalıyım. Gidip içlerinden birine merhaba falan demeliyim. Yapamam ki… Kendimle bile konuşamıyorum, delirmek büyük bir lüks.”
İstiklal’i hıncahınç doldurmuş insanlara bakıyorum, içim sıkılıyor. Sağdan, soldan, dükkanlardan, sinemalardan, her yerden taşıyorlar. Cadde boyunca, ellerinde paketlerle üstüme üstüme geliyorlar. Bu yığına mı ait olmak istiyorum, diye düşünüyorum. Yalnızlığı sevmiyorsam, evet, bu yığına ait olmalıyım. Gidip içlerinden birine merhaba falan demeliyim. Yapamam ki… Kendimle bile konuşamıyorum, delirmek büyük bir lüks.
İstiklal'i hıncahınç doldurmuş insanlara bakıyorum, içim sıkılıyor. Sağdan, soldan, dükkanlardan, sinemalardan, her yerden taşıyorlar. Cadde boyunca, ellerinde paketlerle üstüme üstüme geliyorlar. Bu yığına mı ait olmak istiyorum, diye düşünüyorum. Yalnızlığı sevmiyorsam, evet, bu yığına ait olmalıyım. Gidip içlerinden birine merhaba falan demeliyim. Yapamam ki... Kendimle bile konuşamıyorum, delirmek böyle bir lüks.
Merhaba
İstiklal’i hıncahınç doldurmuş insanlara bakıyorum, içim sıkılıyor. Sağdan, soldan, dükkânlardan, sinemalardan, her yerden taşıyorlar. Cadde boyunca, ellerinde paketlerle üstüme üstüme geliyorlar. Bu yığına mı ait olmak istiyorum, diye düşünüyorum. Yalnızlığı sevmiyorsam, evet, bu yığına ait olmalıyım. Gidip içlerinden birine merhaba falan demeliyim. Yapamam ki... Kendimle bile konuşamıyorum, delirmek büyük bir lüks.
Reklam
İstiklal'i hıncahınç doldurmuş insanlara bakıyorum, içim sıkılıyor. Sağdan, soldan, dükkânlardan, sinemalardan, her yerden taşıyorlar. Cadde boyunca, ellerinde paketlerle üstüme üstüme geliyorlar. Bu yığına mı ait olmak istiyorum, diye düşünüyorum. Yalnızlığı sevmiyorsam, evet, bu yığına ait olmalıyım. Gidip içlerinden birine merhaba falan demeliyim. Yapamam ki... Kendimle bile konuşamıyorum, delirmek büyük bir lüks.
Sayfa 28
"...İstiklal'i hıncahınç doldurmuş insanlara bakıyorum, içim sıkılıyor. Sağdan, soldan, dükkânlardan, sinemalardan, her yerden taşıyorlar. Cadde boyunca, ellerinde paketlerle üstüme üstüme geliyorlar. Bu yığına mı ait olmak istiyorum, diye düşünüyorum. Yalnızlığı sevmiyorsam, evet, bu yığına ait olmalıyım. Gidip içlerinden birine merhaba falan demeliyim. Yapamam ki.. Kendimle bile konuşamıyorum, delirmek büyük bir lüks."
216 syf.
·
Not rated
Ömer Hayyam adını Ortaokulda matematik dersinde duymuştum. O zamandan aklımda kalmış. Yıllar geçtikçe sosyal medyanın etkisiyle bir hayli sözünü duydum. Rubailer’i oldukça dikkat çekici konulara değiniyor. Altını çize çize, acaba burada nasıl bir mana var diye düşünerek geçti. Okuduğuma göre Hayyam’dan kalma hiçbir resmi kayıt yokmuş. Tüm rubailer sağdan soldan toplanmış. Birçoğunun ona ait olmadığı da söyleniyor. Kitaba gelirsek en sık gördüğümüz motif şarap. Konu olarak ikiyüzlü hocaları haklı olarak çok taşa tutmuş. Sevdiğine dizeler arasında inciler dizmiş. Tanrı ile hasbihal etmiş. Bazen de kendiyle. Aklı yerinde olmaktansa sarhoşluğu tercih etmiş. Birçok şiiri dinle ilgili. Şiirler sorgulama havasında akıyor. Birçok dörtlük benim öğrendiğim İslam’a göre aykırı kabul edilebilir. Şahsen dini bilgimde o dörtlükleri susturmama yetmez ki şuana kadar susturanları duymadım. Daha sonra Ömer Hayyam hakkında biraz daha araştırma yapacağım. Okuyunca nedense bana yaptığı tespitler doğru geliyorlar. Dörtlüklerin içinde kaybolup gittim. Neden bu kadar süre kitaplığımda beklettim diye üzüldüm. Kitabın birçok yeri şarabı övmekle geçiyor. Bu şarap her derde deva sanki…
Dörtlükler
DörtlüklerÖmer Hayyam · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202122.3k okunma
99 syf.
10/10 puan verdi
Yazmak: Birinci Cümleden Sonrakini Yazabilmektir
Otel Gören Defterler Serisinin ikinci kitabı "Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada"yı da okudum. Serinin dört kitabı daha var. Onlar da masamın üzerinde. Eser yazarın otel hallerini anlatıyor. Otel halleri, ama o bizim bildiğimiz hallerden değil. Daha çok yazma mücadelesini, kelimelerle savaşını, ilhamının sözcüklerini, sözcüklerle
Yazının Epik Resmi Çekildiği Sırada
Yazının Epik Resmi Çekildiği SıradaNuri Pakdil · Edebiyat Dergisi Yayınları · 201461 okunma
Reklam
@surprizkitap
“... insanlara bakıyorum, içim sıkılıyor. Sağdan,soldan,dükkanlardan,sinemalardan,her yerden taşıyorlar. Cadde boyunca, paketlerle üstüme üstüme geliyorlar. Bu yığına mı ait olmak istiyorum, diye düşünüyorum. Yalnızlığı sevmiyorsam, evet, bu yığına ait olmalıyım. Gidip içlerinden birine merhaba falan demeliyim. Yapamam ki... Kendime bile konuşamıyorum, DELİRMEK BÜYÜK BİR LÜKS. “
Sayfa 28 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
SAVAŞ ISA'nın doğumundan beri 451 yıl geçmişti. Büyük bir uğultu... Kılıçların, tunçların birbirine çarpmasından çıkan şakırtılar, araba gıcırtısı, şarkı sesleri birbirine karışıyor, önünde, bütün dünyaya meydan okuyan Attilâ'nın dokuz tuğu ve sungurlu bayrağı dalgalanan bir ordu doğudan batıya akıyor. Akın!.. Akın!.. Akın!.. Bu yüzyıllar, bin yıllar boyu anıldığı vakit bile Avrupa'yı titretecek olan Attilâ'nın akını... Davullar çalıyor, borular ötüyor, atları üzerinden kırbaçlarını şaklatarak kuş gibi uçan bahadırlar sağdan sola, soldan sağa bir arı gibi gidip geliyorlar. Buyruk veriliyor, arabalar gıcırdıyor. - Uğraşa!.. Akına!.. Savaşa!..
DTCF'nin iç yüzü
BİR FAKÜLTENİN İÇ YÜZÜ Ulus Meydanından Yenişehir’e doğru muazzam büyük caddenin üzerinde uzayan bir bina var. Alnında, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” yazılı. Hayran hayran bakıyorsunuz. Ne güzel bina, ne büyük söz. Hele bir de içeri girin. Korkmayın, çekinmeyin. Bu fakültenin içini, dışını ben çok iyi bilirim. Dört yıl orada bulundum. Ben
136 syf.
·
Not rated
Elimden bırakamadım!Hikayeleri öyle tanıdık ki…Kardeş türküler konserinden sonraya denk gelmesi de evrenin bana göz kırpması sanırım.Hikayeler çok sıcak, çok içten…Göz yaşartıcı .Sonu ümit var bitiyor kitabın ; ‘Bize yaşanmışlıkların hakkını teslim etmek ve doğrulup yeniden yürümek düşer.Sevdiklerimiz öldüyse bize yeniden sevebilmek düşer.Artık hayalleri birileri gerçek edemiyorsa;halılar uçmuyorsa; cambaz olmak da, dereden ıslak kum çekmek de bana düşer. Hayaller bizzat beni bekler.Hayatmış bunun adı.’ Kitabın içinde inanılmaz tespitler ve yaşam dersleri ver.Mesela ‘Bi dal sigaran var mı diyebilen insan ,biraz vaktin var mı da der.Kendini açabilen insandan medet umabilen insandır. ‘ hiç böyle bakmamıştım bu meseleye. Neden bi dal sigara isteyemediğim- o zamanlar - tam olarak oturdu şu an insan incecik bir öykü kitabından bile ‘farkına varabiliyormuş’ kendi halinin… kendi hallerimizin… Altına imzamı atacağım şu alıntıyla bitiriyorum bu tatlı satırları ve kitaplığımda hep gözüme çarpıp hatırlatsın diye kendini bana nazikçe yerleştiriyorum en üst rafa Lakin iyi yaşadık be! ‘Apolitikler içeri ,apolitikler içeri, geliyorlar!’Kendinden olmayan, kimseye zararı olmayanı ilk koruduğu İçin hep gurur duydum soldan yana olmaktan. ..
Lakin İyi Yaşadık
Lakin İyi YaşadıkAyşen Şahin (Aksakal) · Everest Yayınları · 2016176 okunma
68 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.