Telefon çalıyor; bilinmeyen numara. Açıyorum, pardon numaranız çıkmadı, diyorum.
- Hayır, diyor ses, çıktı!
- Evet, diyorum sese, çıktı!
Rahatlıyorum, demek ki bilinen numara, numara yok!
- Sen misin? diye soruyor ses.
- Benim, diyorum. Peki ya sen, sen misin?
- Benim, diyor ses.
Ortak bir yön bulmanın rahatlığına kavuşuyoruz; ikimiz de
Şimdi açsam pencereyi beklesem
Sen gelsen
Olmaz ya hani geliversen
Hiç bir şey sormasan
Hiç bir şey söylemesen
Sussam
Sussan
Sussak.
Susuşların anlattığını dinlesek
Sırt sırta otursak
Katılasıya ağlasak
Sormasak birbirimize sebebini
Sarılsam
Sarılsan
Sarılsak.
Ve yine hiç bir şey konuşmasak
Ama anlasak
Ne vardı sahi
Olmaz ya
Hayal ya
Hani diyorum olsa ne vardı.
Cemal Süreya
bir çiçek açtığında
bir eski avluda
diyor ki;
çalıda sarı bir çiğdemim ben
ve senin çok eski cümlen.
sen otursan, gitmemiş ki! olsan
ben sana bir eski endülüs avlusu
istersen serin bir portofino getirsem
'Şimdi açsam pencereyi de beklesem.
Sen gelsen.
Olmaz ya hani geliversen.
Hiç bir şey sormasan.
Hiç bir şey söylemesen.
Sussam...
Sussan...
Sussak...'
Cemal Süreya
Şimdi açsam pencereyi beklesem
Sen gelsen
Olmaz ya hani geliversen
Hiç bir şey sormasan
Hiç bir şey söylemesen
Sussam
Sussan
Sussak.
Susuşların anlattığını dinlesek
Sırt sırta otursak
Katılasıya ağlasak
Sormasak birbirimize sebebini
Sarılsam
Sarılsan
Sarılsak.
Ve yine hiç bir şey konuşmasak
Ama anlasak
Ne vardı sahi
Olmaz ya
Hayal ya
Hani diyorum olsa ne vardı.