“…kes sesini sevgili küçük adam.
Yaşamın çok sefil, çok perişan, sesini çıkaracak halin yok.
Seni kurtarmak istiyor değilim, ama sırtında beyaz bir gecelik,
suratında maske, acımasız kanlı elinde bir iple beni asmaya bile gelsen,
sana söyleyeceklerimi, bu konuşmamı tamamlayacağım.
Kendi boynunu ipe dolamadan beni asamazsın sen küçük adam
çünkü ben, senin yaşamını, dünyayı içinde duymanı,
senin insanlığını, sevgini ve yaşama sevincini temsil ediyorum.
Yok, hayır, beni öldüremezsin, küçük adam.
Bir zamanlar sana gereğinden çok inanıyordum ya hani, o vakit senden
korkuyordum da şimdi seni aştım ama; binlerce yılın
bakış açısından görebiliyorum seni, binlerce yıl geçmişten
ve binlerce yıl gelecekten bakıyorum sana.
Kendinden korkma duygundan kurtulmanı istiyorum.
Daha mutlu ve daha insana yaraşır bir yaşam sürmeni istiyorum…”
Bir daha dünya'ya gelsem
yine seni severdim
beni üzesin diye
beni deli divane edesin diye
biliyorum
sen de bir daha dünyaya gelsen
yine beni sevmezsin
kahrımdan öleyim diye
gelince olmamış diye üstümü başımı düzelteceksin ama ben yine senin için süslendim ( giyinmeyi öğreniyorum sayende) makarna yapıyorum sosunu da ben yapacağım ( gülme şimdi evet makarna ne olmuş). ne o suratın ekşiyor. (Allahım ne güzelsin sen) tamam tamam dışarıdan sipariş veririz. (yine sen kazandın pizza).
Yine gelsen ya, üstüme başıma karışsan ben gözlerine -off çeksem. yemek yapıyor olmama suratını ekşitsen, pizza getiren adama gülümsemeyi bile özledim.
(bu sonuncuda dahil açtığım bütün parantezler için senden özür dilerim).
Sevmek ne uzun kelime, derin deniz mavisi.Ne zaman geleceksin? Gelsen ya, güzel buralar. Hem sana bütün olmayı öğretirim. Göğsünde kaybolurum hüzünlendiğim dakikalarda, çünkü senin omuzlarında ağlamanın deniz manzarası var. Giderdin dedim. Gittin ve gittiğin kırk gece sana uyudum. Aklım ödünç, ellerim yanlış ama sen yine de gitme. Gidersen peşinden gelmem ama kalırsan bu masalın sonunu birlikte öğreniriz. Bulutlardan elbise dikmeye başlasın mı güvercinler? Ama yine de sen bilirsin. Sana gitme demeyeceğim. Zaten ben senin gidişine hastayım. Sustuk yine. Sigaralarımızı içtik. Sigaralarımızı dedim evet. Sen sigara sevmezsin. Nefret edersin. Her sigara içtiğimde senin yerine de içiyorum ben. Gidiyorum. Yollar ıssız, karanlık. Ben güzel değil miyim? Neden kuş koymuyorlar yoluma? Bu hayat sıktı, gel yürüyelim?