Yasli Adam: O kelimeyi kullanmamalisin. Siyasi olarak dogru degil diyelim. Biiip! Genc Kadin: Kusura bakma ama ben her zaman neyse ne oldugunu soyledigim icin kendimle gurur duydum. Her ne zaman bir kelime yasaklanirsa demokrasi de bir adim daha geri saymis olur. Toplum, sorunu cozmek icin dilden bir sozcuk cikartilmasini iktidarin zayifligi olarak gorur. Yasli Adam: Bence toplum siyasi olarak yapilan bu duzenlemenin, azinligi onemseyen demokratik bir soylem oldugunu dusunecektir. Genc Kadin: Ben de diyorum ki, toplum da icinde yer alan insanlar kadar korkaktir ve bu insanlar da demokrasi icin fazla aptaldir. Yasli Adam: Demek istedigini anladim, ama sana katilmiyorum. Insanlarin niteliginden hic suphem yok. Genc Kadin: Insanlarin nitelikleri bir kelimeyle ifade edilebilir: Ikiyuzluluk. Dogru olani soyleyip yanlis olani dusunenleri yuceltirken yanlis olani soyleyip dogru olani dusunenleri alcaltiyoruz. (Ismi lazim degil Turkiyede yasakli bir filmden alinti konusmanin bir kismi)
"Bir genç kız bilge adamı şaşırtmak istiyor. İki elinin arasına bir kelebek koyacak ve bilge adama, 'avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı ölümü?' diye soracak. Ölü derse kelebeği salıverecek, canlı derse avucunu bastırıp kelebeği öldürecek, bilge adam her ne derse tersini ispat etmiş olacak. Kız kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatıyor: 'Avucumun içinde bir kelebek var: Canlı mı, ölümü?' Bilge adam cevap vermeden önce uzun uzun kızın gözlerinin içine bakıyor ve cevap veriyor: 'Canlı da olması, ölü de olması senin ellerinde kızım, senin ellerinde'...
Reklam
Sen aşkın ne demek olduğunu bilir misin adaşım, sen hiç sevdin mi?... Çooook desene! Sevgilin güzel miydi bari? Belki de seni seviyordu... Ve onu herhalde çok kucakladın... Geceleri buluşur ve öperdin değil mi? Bir kadını öpmek hoş şeydir, hele adam genç olursa... Yahut sevgilin seni sevmiyordu... O zaman ne yaptın? Geceleri ağladın mı?... Ona sararmış yüzünü göstermek için geçeceği yolda bekledin, ona uzun ve acındırıcı mektuplar yazdın değil mi?... Fakat herhalde ikinci bir aşka atlamak senin için o kadar güç olmamıştır. İnsan evvel' kendi kendisinden utanır gibi olur ama, bilir misin, bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır. Vicdan azabı dedikleri şey ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kafi mazeretler tedarik etmiştir. Ha, sonra bir üçüncü, bir dördüncüye sevdin, ve bu böyle gidiyor. Peki ama, bu sevmek midir be adaşım, bir kadını öpmek, onu istemek sevmek mi dir?... Çırılçıplak soyunarak şehrin sokaklarında koşabiliyor musunuz?... Bir bıçak alarak kolundaki ve bacağındaki adalelere saplamak ve böylece bir nehre atılarak yüzmek elinden geliyor mu? Bir şehrin adamlarını öldürmek cesareti sende var mı? Bir minareye çıkarak bütün dünyaya işittirecek kadar kuvvetle bağırabilir misiniz? Aşk sana bunları yaptırabilir mi? İşte o zaman sana seviyorsun derim...
Çanta "Muhteşem bir hikaye" Genç yönetmen yeni filmi için yüzü düzgün, kamera karşısında rahat, düş gücü gelişkin bir kadın oyuncu arıyordu. Gazeteye ilan vererek adayları davet etmişti. Gün boyu peş peşe girdiği mülakatlardan yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, sıradaki oyuncu adayını içeri aldılar. Alımlı genç kız, yüzünde
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
Nefretin de Aşkın da Şimdi senin nefretin de aşkın da Olmadan hayatım anlamsız oluyor benim, Aşkını ödedim gözyaşı ve iç çekişlerle Yatışmaz nefretini neyle ödüllendireyim. Arkandan hep ağlamamı istiyorsun Ve kalbimi ebediyen parçalanmış görmeyi Bir işkence ki kıyısız, derin bir acı Sesinde öfke olmadan seni unuttum diyorsun.... Veronica Micle, dünyada adına belki de en çok şiir yazılan kadınlardan biri. Kendisi de aynı zamanda şair ama Romanya’da ve dünyada şairliğiyle, kısa hikâyeleriyle, tercümeleriyle veya piyano resitalleriyle değil yaşadığı büyük aşkıyla tanınıyor… Âşık olduğu adam öldüğünde tabutun içine bir demet çiçekle beraber kendi el yazısıyla bir not koymuş. “Beni unutma” yazıyormuş o notta.. Ölmüş bir adamdan kendisini unutmamasını istiyormuş. Aslında bu, beni orada bekle, geliyorum yanına demekti bir bakıma. Ve evet, çok kısa bir süre sonra öte dünyaya, sevdiğinin yanına gitmek için Veronica Micle intihar etti. Sevdiği adam 15 Haziran 1889‘da öldü, Veronica Micle ise bundan kısa bir süre sonra 3 Ağustos 1889’da intihar ederek öldü. Daha henüz 39 yaşındayken sevdiği adama kavuşmak için intihar ederek bu dünyadan göçüp giden genç bir kadın… Veronica Micle’nin büyük aşkı, Romanya’nın en büyük şairlerinden biri olan Mihai Eminescu’dan başkası değildi…
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.