●Çeşitli tarihi sebeplerle iradesi yıpratılan ve kendine güven gücünü kaybeden son nesiller, bir mesuliyetle karşılaştıkları anda determinizme sığınmaktan çekinmiyorlar ve böylelikle kendilerini kurtardıklarını zannediyorlar.
Zaaflarını her hatırlatmada “ne yapalım, bize yol göstermediler, bize ışık tutmadılar, bizim kabahatimiz yok, suç bizim değildir” diyorlar.
Ateşe atılıp da yanarken “ne yapayım, ateş yaktı, benim kabahatim yok ki”, dercesine kendi hareketlerini kendilerinden ayırarak kadere irca ve teslim etmek suretiyle kendilerini inkâr eden, yok sayan bu masumlara acımamak elden gelmiyor.
Ancak, kendi yüklerini yüklenmekten korkan bu mesuliyet kaçakları bilsinler ki, kendi adlarıyla damgalanan bu kader yükü ergeç kendilerini mesul edecek; mesuliyet de hürriyet gibi verilen şey değil, alınan bir şeydir.
Başka ellerin kendine hazırlandığı kaderden insan bizzat kendi mesuldür. Kendi hareketlerimizle dünyaya gelmiyoruz, lâkin kendi hareketlerimizle ölüyoruz. Dünyaya gelişimiz bizi mesul ve mahkûm ediyor.