Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
701 syf.
·
Puan vermedi
Sevgili Dost, Baştan çıkarma sanatı deyince ilk aklımıza gelen karşı cinsi baştan çıkarma gibi gelebilir ama bu kitap sadece bunu anlatmıyor özellikle iletişim çağında olduğumuzu ve karşılıklı başarılı iletişim ve sonucunda ikna edebilmenin yolunu yöntemini bölümler halinde anlatmaktadır. Kitabı genel olarak bölüm bölüm anlatacağım. Ancak bu tür kitapları çok faydalı bulmadığımı ve genelde aynı tip söylemlerin olduğunu düşündüğümü söylemek istiyorum. Ama bu alanda her okunan kitap özellikle benim gibi pazarlama, nöropazarlama, iletişim alanında akademik çalışanlar için farklı bakış açıları ve olaylara farklı bakış açısıyla bakmayı sağladığını söylemek isterim. Birinci bölümde iknanın en önemli etkisinin karakteristik yapı kaynaklı olduğunu özellikle ses tonu, fiziksel durum, göz teması kurmak, konuşma şekli gibi unsurların etkili olduğunu, karakteristik yapının sadece doğuştan bir üstünlük olmadığını bunun zamanla değiştirilip geliştirebildiğini örneklerle anlatmaktadır.
Baştan Çıkarma Sanatı
Baştan Çıkarma SanatıRobert Greene · Altın Kitaplar · 2006564 okunma
Düşmanların maddi gücünü insanlar genelde abartırlar. Örneğin: "Amerika ve Rusya çok güçlü iki devlettir" derler. Bu durumdaki insanlar, kendilerini son derece güçsüz görerek, güçlü ülkelere karşı aşağılık kompleksine girerler. Fakat Yüce Allah'ın ordularını düşünseler, hiçbir şekilde ümitsizliğe düşmezler ve aşağılık kompleksine girmezlerdi. Bir ayette şöyle buyrulmuştur: " Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir öğüttür. (Müddesir,74/31) Zira, Yüce Allah'ın taktir ettiği bir deprem, Meksika gibi bir ülkeyi, Amerika'daki San Fransisko gibi büyük bir şehri anında yerle bir edebilir. Düşmanların sahip olduğu nükleer güç aslında onlara da zarar vermektedir. "Çernobil" faciasını hepimiz duymuşuzdur. Binlerce insanın ölümü ile sonuçlanmış bir faciadır. Düşmanlar artık bu gibi nükleer güçleri sınırlandırma çabası içine girmişlerdir. Samimi inanca sahip bir Müslüman, Yüce Allah'ın orduları olduğunu iyi bilir. Fakat yine "Sünnetullah" (Yüce Allah'ın koyduğu evrenin yasaları) gereği sebeplere sarılır, dini için malı ve canı ile cihad etmeye devam eder. Not:Düşmanların gücü, başlı başına yenilgi psikolojisi için bir neden olamaz. Aksine Müslümanlar, özgüvenlerini ve inançlarını kaybettikleri için yenilmiş gözükürler. Allah'a iman gücüne sahip, dinine sarılarak kendini gerçekleştirmiş bir kişiye düşmanların güçlü olması ümitsizlik aşılamaz. Aksine bu durum, muhasebe yapma,ciddi çalışma ve yüksek hedefler peşinde koşma için Müslümanlara itici bir güç olur.
Sayfa 48 - Müslümanlardaki Yenilgi PsikolojisiKitabı okudu
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
"Bu dünya kimseye baki değil."
》Yıl 1968. İstanbul sokaklarındayız. O zaman da mı otobüsler hep kalabalıktı? Dolmuş şoförleri o zaman da mı para üstü vermeyi unuturdu? O zaman da çalışmak zorunda olan çocuklar vardı değil mi? Yoksulluk, ezilen insanlar, yaşam mücadelesi o zaman da vardı değil mi? 》Tramvaylar, eski sokaklar, gazete satan çocuklar, yıkıldı yıkılacak evler ve
Önce Ekmek
Önce EkmekOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20201,509 okunma
DEHB ve Zekâ Düzeyi
DEHB her türlü zekâ düzeyindeki bireyde, düşük zekâlıdan, yüksek zekâlıya dek görülmektedir (Antshel 2008). Yapılan bir araştırma IQ ile DEHB tanısı arasında , negatif bir korelasyondan söz etmiştir (Kuntsi 2004). Yani kısaca zihinsel engellilerde, daha fazla DEHB görülmektedir. Ancak parlak zekâlı olmak da bireyi DEHB'den korumamaktadır,
Nobel Tıp Yayınları
Maymum Kral’ı Duydunuz Mu? Burada bahseceğim Maymun Kral, 13.yy Çin mitolojisinden bir karakter. Çince adı: Sun Wukong. Sihirli bir maymun olan bu kral dünyaya kaos getiren bir şeytanı yenerek onun kılıcını çalar. Daha sonra bu kılıçla antrenmanlar yaparak bir kılıç ustası olur. Kendi ülkesindeki diğer maymunlara da oyuncak kılıçlar yaptırarak
Kadınlar genelde her şeylerini, sıkıntılarını, sevinçlerini, endişe­ lerini başka birileriyle konuşmayı isterler. Bu bazen komşu, arkadaş, dost, anne, kardeş olabilirken erkekte bu durum çok farklı. Erkekler sıkıntıya girdiklerinde genelde konuşmayı istemezler. Yaptıkları tipik tutumları, içe kapanmak olur. İçe kapandıkları dö­ nemde sessizleşirler. Bu sessizlik dönemlerini maç izleyerek, gazete okuyarak geçirirler. Ama kadın durmaz ve bu tutumları genelde kendisine yapılan bir tavır olarak algılayıp erkeğin üstüne gider.
Sayfa 153
Reklam
Yazdıklarıma hemen cevap verilmesi gerekmiyordu ve sessizliğiniz iyi olduğunuzun bir işareti ise, ki bu durum genelde insanda yazmaya karşı bir isteksizliğe sebep olur, o zaman çok memnun olurum.
Kitap okumaya, en sevdiğimiz kitap türünden başlamamız önerilir genelde, ki sempatimiz harekete geçsin ve kitap okumaya ısınalım.. Güzel bir yöntem fakat şöyle de bir riski var, bence: Sempati duyduğumuz şey, hemfikir olmakta zorlanmadığımız bir unsurdur; söz konusu yöntemle okumayı yoğunlaştırdıkça, zihnimizin itiraz kapasitesi ve eleştiri mekanizması da körelmeye mârûz kalabilir.. Dolayısıyla, sürekli bir şekilde kendimizi onaylar dururuz; bu durum da bizi, "evet efendimci" derekeye düşürebilir...
Benim ödevim, insanlığın en yüksek aşamada kendi benliğini kavrayacağı, geriye dönüp bakacağı, ileriye bakacağı, rastlantının, papazların egemenliğinden kendini kurtaracağı, niçin, neden sorunlarını ilk kez bir b ü t ü n l ü k içinde ortaya koyacağı bir anı, b ü y ü k b i r ö ğ l e ‘ y i sağlamaktır, ödevim böyle bir anlayışın zorunluluğu ile bağlantılıdır, onun sonucudur; insanlık doğru yolu kendiliğinden bulmamıştır, onun yönetilmesi de T a n r ı s a l değildir pek; çünkü yadsıyan, yıkıma sürükleyen içgüdü, o y o z l a ş m ı ş gücüdür, onu saptırmış, en kutsal değer kavramları altında baskıya almıştır. Töresel değerlerin kaynağı sorusu bu yüzden benim için ö n d e g e l e n bir sorudur; nitekim insanlığın geleceği de buna bağlıdır. Gerçekte tüm varlığın en iyi ellerde yürütüldüğüne, bir tek kitabın, İncil’in insan yazgısını yöneten Tanrısal bilgelik konusunda son sözü söylediğine, ötesini düşünmemek gerektiğine i n a n m a y ı istemek; gerçeğin diline çevrilirse şu anlamı taşır: durum bunun büsbütün tersidir – o acınası durum doğrudur- bugüne değin insanlık en k ö t ü e l l e r e kalmıştır, en yetersizlerin, düzencilerin, öç alıcıların, o “ermiş” denen, dünyayı kötüleyen, insanlığın yüzünü karartan kimseler onu yönettikleri inancının açığa çıkmasını istemiyorlar. Papaz, (o kılık değiştirmiş papazlar, filozoflar da bunların içindedir) yalnızca belli bir din topluluğu içinde değil, genelde egemenlik sağlamıştır.
Hepimiz bir birimize yabancı sayılırız, bizler bile, Kimi kastediyorsun, Seni ve beni, sağduyunu ve bizzat kendini, doğru düzgün konuştuğumuz bile yok, kırk yılda bir görüşüyoruz, ve dürüst olmak gerekirse görüştüğümüze pek değdiği de söylenemez, Suç benim, Suç bana da ait, doğa veya şartlar gereği paralel yolları takip etmek durumundayız, fakat bizi ayıran veya bölen mesafe öyle büyük ki genelde birbirimizi duymuyoruz, Şu anda seni duyuyorum, Şu an acil bir durum söz konusu ve acil durumlar kişileri yakınlaştırır, Her şey olacağına varır, Bu felsefeyi bilirim, insanlar buna yazgıcılık, kadercilik, kısmetçilik derler, oysa aslında, her zamanki gibi, canının istediğini yapa cağın anlamına gelir, Yapmam gerekeni yapacağım anlamına gelir, o kadar, Bazı insanlar için yaptıklarıyla yapılmasını gerektiğini düşündükleri şey aynıdır, Sağduyum olarak ne der sen de, irade meseleleri bu kadar basit değildir, basit olan kararsızlıktır, belirsizliktir, çözümsüzlüktür, Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi, Hiç şaşırma, öğrenmenin yaşı yoktur, Benim görevim sona erdi, belli ki sen canının istediğini yapacaksın, Aynen öyle, Öyleyse hoşça kal, gelecek sefere görüşmek üzere, kendine iyi bak, Herhalde yine bir acil durumda görüşürüz, Vaktinde yetişebilirsem görüşürüz.
Reklam
Hayatta biriktirdiğim …
Dilden çıkanlar konuşulanlar neden önemli? Kelimelerin hayat bulma durumu var.. Kelimenin hay olma durumu değiştik.. Kelime ağızdan çıkınca bir ok gibidir yerini bulmadan sonu olmaz.. Bundan dolayıdır ki ya sus ya doğruyu söyle… Ve en güzel Doğru Dua dır En çirkin söz ise Bedduadır yerini bulmayanlar geri döner dedik… Duanın dönmesi ve Bedduanın
104 syf.
·
Puan vermedi
Erkeksiz Kadınlar:İran edebiyatı, coğrafyasından ötürü genelde karanlıktır.Cok severim ama okurken hep yüreğim dağlanır. Bu kısacık eser ise masal tadında yazılmış, kadına dayatılan her şeye direnen,alegorik bir novella. Çok ağır şeyler var içinde ama bunu gerçeküstü bir şekilde anlattığı için insanın kalbine bıçaklar saplamıyor. Toplum baskısı,
Erkeksiz Kadınlar
Erkeksiz KadınlarShahrnush Parsipur · Can Yayınları · 20245 okunma
.... Gelin Birazda Düşünelim: KÖLELİK Kölelik en genel tanımıyla, bir başka insanın “metası” olmaktır. Yani kişisel bir özgürlük ya da söz hakkı sadece sahibi tarafından belirlenmesi ve insandan ziyade “makine” olma durumudur. Dünyada uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde uygulanmıştır. İlk olarak yaklaşık 11.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.
720 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Herkese merhabalar... Daha önce hiç ragbi oynayan birisini anlatan bir kitap okumamıştım. Aynı zamanda genelde okuduğum spor romantizmlerinde karakterler üniversite öğrencisiyken bu kitapta Shannon 16, Johnny 17 yaşındaydı. Johnny adıyla her yerde söz ettiren genç ve yetenkeli bir ragbi oyuncusudur. Fakat bir kaç ay önce olduğu bir ameliyat
On Üç’ü Bağlamak
On Üç’ü BağlamakChloe Walsh · Martı Yayınları · 2024261 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.