Sorun yalnızca parasızlık değildi. Paraları olmadığı hâlde zihinlerinde para dünyasında yaşamaları, parayı erdem, yoksulluğu suç gibi görmeleriydi sorun.
Geçmiş tuhaf şey. Hep yanınızda taşıyorsunuz. Bana öyle geliyor ki on, yirmi yıl önce olmuş şeyleri düşünmeden geçirdiğiniz bir saat bile yoktur, ama yine de çoğu zaman geçmişin, bir tarih kitabındaki bir sürü bilgi gibi öğrendiğiniz bir olgular kümesinden ibaret kalması dışında bir gerçekliği olmuyor. Derken rasgele bir görüntü ses veya koku ama özellikle de koku sizi bir anda alıp götürüyor ve o zaman da geçmişi hatırlamakla kalmıyor içine giriyorsunuz. O sırada bana da öyle olmuştu işte.
Reklam
"Korku, nefret ve zulme dayanan bir uygarlık kurtulamaz. Böyle bir uygarlık ayakta kalmaz."
"Geçmişi denetim altında tutan, geleceği de denetim altında tutar; şimdiyi denetim altında tutan, geçmişi de denetim altında tutar." Üstelik geçmiş, doğası gereği değiştirilebilir olmasına karşın, hiçbir zaman değiştirilmemişti. Şimdi gerçek olan, sonsuza dek gerçekti. Çok basitti. Tek gereken, kendi belleğinize karşı sonu gelmeyen zaferler kazanmanızdı. "Gerçeklik denetimi" diyorlardı buna: Yeni- söylem'de ise "çiftdüşün".
Sayfa 45
Geleceğe ya da geçmişe, düşüncenin özgür olduğu, insanların birbirlerinden farklı oldukları ve yapayalnız yaşamadıkları bir zamana; gerçeğin var olduğu ve yapılanın yok edilemeyeceği bir zamana: Tekdüzen çağından, yalnızlık çağından, Büyük Birader çağından, çiftdüşün çağından; selamlar!
Sayfa 38
İnsan, ardında tek bir iz bile, bir kâğıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakamadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?
Sayfa 37
Reklam
Güvenebileceği tek bir insan kalmış mıydı acaba?
Sayfa 36
Bir gün karanlığın olmadığı bir yerde buluşacağız.
Sayfa 35
Son zamanlarda nerdeyse tüm çocuklar korkunçlaşmıştı.
Sayfa 34
Bizi bir arada tutan set düşüncedir ve düşünceler yok edilemez.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.