Sonra bir anda, burnunuzun ucunda, canınızı sıkan, rahatınızı kaçıran, kanınızı donduran o adlandırılamayanı tanıyor, tanıdığınızı sanıyorsunuz. O zaman çürüyüş başlıyor. İnsan afallayıp şaşkına dönüyor, çöküyorsunuz. Akıl zaafa düşüyor. Bağrınıza inatçı bir acı saplanıyor. Sanrılar sizi aptallaştırdıkca aptallaştırıyor. İnsan bir ad, bir sözcük istiyor. Haykırmak istiyor: Çözümü bulduğunu, bunalımının kaynağına indiğini haykırmak istiyor. Bu abuk sabuk karmaşık laf yığınından sıçrayıp çıkmak, bu sözcük bataklığından kaçıp kurtulmak istiyor insan.Ama artık bir sıçrama taşı da yok, tutunacak bir dal da. Hayal gücünün dibini boylamaktan başka yol yok.
Reklam
Gerçek gidişler uzun zaman önceden hazırlanır.
Çok şey vadeden ve hiçbir şey vermeyen bu dünyada gerilim çok fazlaydı.
Sayıklamalar içinde uzun zaman yaşanamazdı.
Bıkkınlık çok güçlü, çevredeki dünya çok talepkârdı.
Reklam
Bazı günler daha yaşamaya başlamadıkları izlenimine kapılıyorlardı.
Her şeyin bir anda yerle bir olması için çok büyük bir olay gerekmiyordu
Değişiyorlardı, bit başkası oluyorlardı.
Reklam
Mucizelerden başka bir şey beklemiyorlardı artık.
Düş gören bir adam gibi konuşmaktan vazgeç.
Sayfa 103Kitabı okudu
İnsan ne harikulade bir buluş! Isınsın diye ellerine, soğusun diye de çorbasına üfleyebilir.
Konuşmaktan vazgeçtin ve sana cevap veren tek şey sessizlik oldu.
Kayıtsızlığı ne başlangıcı vardır, ne de sonu; değişmez bir durumdur kayıtsızlık; bir ağırlık, hiçbir şeyin sarsamayacağı bir kıpırtısızlık, bir cansızlıktır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.