Geçmişteki gerçekliğe bir ihtimal atfedilebilir (ya da geçmişteki gerçeklikte varolan bir ihtimal yok sayılabilir). Âşık olunca geçmiş değişir. 'Seni zaten her zaman sevmiştim, kaderimizde birbirimize âşık olmak vardı' "gerçeğin cevabı" gibidir bu. Şu anki aşkım, aşkımı doğurmuş olan geçmişi hazırlar. Aynı şey yasal iktidar için de geçerlidir: Eşzamanlılık artzamanlılığı burada da önceler. Nasıl ki zorunsuz bir şekilde âşık oldum mu bu aşk benim kaçınılmaz kaderim haline geliyorsa, yasal bir düzen tesis edildi mi bu düzenin zorunsuz kökenleri bertaraf edilir.
Bu bilgi ne kadar eskiye dayanırsa dayansın, günümüze kadar etkisini kurmuştur. Cenevredeki 4 milyar avroluk araştırma merkezi CERN de çalışan seçkin bir araştırmacı, televizyonda yayınlanan bir konuşmasında, günümüzde modern insanların gerçekliğin sadece yüzde beşini algılayabilirdiğini ve şu an sahip olduğumuz bütün teknik araçlara rağmen, bizi çevreleyen gerçekliğin %95’i hakkında hiçbir fikrimiz olmadığını belirtmiştir ayrıca kavrayamadığımız bu %90 beşlik kısımda, çözüm bulamadığımız tüm sorunların cevabı yatmaktadır. Aynı araştırmacı İsviçre’de bu devasa araştırma Merkezi’nin kurulmasının sebebinin en azından gerçeğin yüzde 1.01 göz atabilme umudu olduğunu söylemiştir. Sadece yüzde birlik bilgi 4 milyar avro!
Reklam
Hz. İsa'dan
İsa, "Sen Mesih misin?" şeklindeki sorulara yanıt verirken kendinden sonra gelecek Allah'ın Elçisi'nden haber vermektedir. Barnabas İncili'nin ilk başlığında, girişi ve 6'ıncı bölümde de İsa Peygamber için "Mesih" denmektedir. İsa peygamberin "Sen Mesih misin?" şeklindeki soruya verdiği cevabı bu gerçeği gösteriyor: "... Çünkü ben, sizin "Mesih" dediğiniz, benden önce yaratılmış ve benden sonra gelecek ve inancı (dini) som bulmasın diye gerçeğin sözlerini getirecek olan Allah'ın Elçisi'nin ayakkabılarını iplerini veya çoraplarının bağlarını çözecek değerde değilim."
Yani "Ne" sorusunun cevabı bir açıklama değil, bir durum bildirimidir: "Cisimler Dünya'ya doğru hareket eder." Bunun gerçeğin nedenlerini öğrenmek için, adı üzerinde, "Neden" sorusunu sormak gerekir. Bernard Baruch'un sözleri bu durumu net bir şekilde ortaya koymaktadır: "Milyonlarca elmanın düştüğünü gördü; ancak sadece Newton 'Neden?' diye sordu."
Her ne yaparsam yapayım suçlu ve sahtekâr mıyım, hiçbir şey yapmasam bile mi?
Hayatım bir çıkmaza girdi, varoluştan iğreniyorum, tatsız tuzsuz anlamsız bir şey. Pierrot’dan daha aç olsaydım, insanların sunacağı açıklamaları yemeye yeltenmezdim. İnsan parmağını toprağa batırıp kokusundan hangi diyarlarda olduğunu anlar -bu hiçbir şey kokmuyor. Neredeyim ben? Dünya denen bu şey nedir? Bu kelimenin anlamı nedir? Beni bunun
212) Saklanan Hadis "Biriniz yemek yediği zaman parmağını yalamadıkça veya başkasına yalatmadıkça silmesin." (Buhârí, Etime 52; Müslim, Eşribe 129) Mide bulandıracak böyle bir hadisin nasıl savunulduğunu okuduğum zaman, bu cevabı sizlerle paylaşmaya karar verdim. "Sorularla Islamiyet" internet sitesinde böyle bir hadisi nasıl savunduklarını okuduğunuz zaman gerçeğin farkına varmak için müthiş bir delil olduğunu göreceksiniz.
Sayfa 105 - https://sorularlaislamiyet.com/musluman-muslumanin-parmagi-ni-yalamali-miKitabı okudu
Reklam
119 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.