"Kendisini çok yalnız ve terk edilmiş hissediyordu. Büyük bir ziyafetten sonra servis tabağında unutulup tek başına bırakılmış ceviz soslu biber dolması bile bu kadar yalnız olamazdı!"
Kitaba başlamadan önce 'büyülü gerçekçilik akımı' ile yazıldığını okumuş merak etmiştim. Bu akım düşsel dünya ve gerçek dünya arasındaki duvarı kaldırıp, istediğimiz gibi hareket edebilme özgürlüğü sunar. Akım, yemek yapma sanatıyla oldukça güzel harmanlanmış.
Meksika devrimi sırasında yaşayan bir aile. Meksika geleneklerine göre evin en küçük kızı evlenemez ve ölene dek ailesine bakmaya mecburdur. Bu geleneğe maruz kalan Tita, geleneklere baş kaldıran küçük bir kız. Aşık olduğu adamla ablasının evlenmesi, annesiyle hiç anlaşamaması üzerine dönen olayları okuyoruz. Tita'nın hayatı mutfakta ve huysuz annesine bakmakla geçiyor. Kitabın her bölümünün başında bir tarif var. Tarifler onun ruh haline göre değişiyor.
Basit bir hikaye gibi görünse de, körü körüne bağlanılan geleneklere ve cinsiyetin bize biçtiği rollere yapılan eleştiriler dikkat çekici.
İyi okumalar.