Keşke, gerçek olsaydı!
Bu ülkede herkesin eşit yaratıldığı ilkesine dayalı bir şey var. Bu öyle bir kurum ki züğürt biriyle Rockefeller’i eşit, gerizekâlı ile Einstein’ı eşit, kara cahille rektörü eşit kılar. Bu kurum yargı organıdır baylar. Yüksek Mahkeme’den tutun da en gösterişsiz kasaba mahkemesine kadar eşitlik esastır. İnsan yapısı tüm kurumlar gibi, bütün mahkemelerin de yanılgıları olabilir, ama yine de ülkemizde eşitliği yargı organları sağlar ve yargı organının önünde herkes eşittir...!
Sayfa 215 - Sel YayınlarıKitabı okuyor
Bazen kalabalıkların ortasında kimi insanlar, telefonun dostluğunu oradaki dostluğa yeğlerler. Orada olup bitene bütün ruhlarıyla katılmak ve anı paylaşmak yerine, telefonları üzerinden kendilerine ayrı bir alan, bir ayrıcalıklı olma hali yaratırlar. İşte onlar, iflah olmaz yalnızlardır. Varlıklarını teyit edecek bir ses arayan, sadece kendileriyle konuşacak bir sesle vücut bulan gerçek kimsesizler. Telefonları, vücutlarının bir organı, bir uzantısı gibi çalışır. Telefonlarını unuttuklarında hayat bir kâbusa dönüşür. Sanki bir gün dünyanın en büyük hakikati o telefondan fısıldanacaktır ve bu yüzden kulak ahizede beklemek gerekmektedir.
Reklam
... Adam haksızlık yapıyor, senin de gücün yetmiyor. Hır gür çıkarmayıp susuyorsun işte. Bu iyi bir şey değil mi? - Hımm, susmak, ses çıkarmamak fedakârlık değildir. Ben isteyerek birisi için fedakârlık yapabilirim, bu çok güzeldir. Ama korktuğum için ona sıra veriyor veya onun hakkımı almasına ses çıkarmıyorsam, bu fedakârlık değil, birinin azmasına, zalim olmasına vesile olmaktır. Gerçek mümin ancak Allah'tan korkar.
Sayfa 148 - Hayat Yayınları, Ankara 2020, 1. BaskıKitabı okuyor
1965 seçimlerinden önceki hoşgörü hava-sının ve “Seçimden sonra Adalet Partisi imar affı çıkaracak” söylentilerinin etkisiyle Duttepe’deki arsaya bir de ev yapmaya girişmişlerdi. O zamanlar tıpkı Kültepe’de olduğu gibi, Duttepe’de de kimsenin arsasının tapusu yoktu. Boş bir araziye ev yapan girişken kişi, evinin çevresine bir iki kavak ve söğüt ağacı diktikten, sınırları belirleyecek bir duvarın ilk taşlarını yerleştirdikten sonra, muhtara gidip para verip bu arazideki evi, ağaçları kendi diktiğine ilişkin bir kâğıt alırdı. Kâğıtlarda, tıpkı Tapu Kadastro Müdürlüğü’nden verilmiş gerçek tapularda olduğu gibi, muhtarın kendi eliyle, cetvel kullanarak çizdiği bir de ilkel kroki olurdu. Muhtar krokiye çocuksu el yazısıyla, bitişikte filancanın arsası, altında falancanın evi, çeşme, duvar (çoğu zaman duvar yerine bir iki taş olurdu), kavak ağacı gibi notlar düşer, eline fazla para verirsen arsanın hayalî sınırlarını daha da büyük gösteren kelimeler de ekler, dibine de mührünü basardı.
Sağlıklı gelişmesinin, sizin ilgi nesnenizin niteliklerine ve ilginizin niteliğine eşit ölçüde borçlu olan "bağlılığın hazzı". "Ben-Sen"in, “birbirimiz için yaşıyoruz"un, "birimiz hepimiz için"ın, ele geçmez, ama fazlasıyla gerçek ve karşı konulmaz hazzı. Yalnızca sizin için önem taşımanın ötesinde olan "bir fark yaratma"nın hazzı. Bir etki ve iz bırakmanın hazzı. İhtiyaç duyulan ve yeri doldurulamaz hissin hazzı. Elde etmesi çok güç olsa da kaygının getirdiği yalnızlıkta ve ilginin kişisel yaratım, kendini ispatlama ve kişisel gelişime sınırlı olarak odaklandığı durumda düpedüz erişilemez, ayrıca tasavvur edilemez son derece zevk veren bir his. Bu hissi, birlikteliğin ve bağlılığın göz alıcı kumaşlarının örüldüğü biricik iplik olan, özenle dolu zamanların tortusu geri getirebilir ancak.
İşler gerçekten sarpa sardığında kurtuluş aramanın bir yeniliği yoktur; insanlar her zaman bunu denemiş ve çeşitli ölçülerde de başarılı olmuştur. Gerçekten yeni olan şey, kişinin kendi benliğinden kurtulma ve ısmarlama bir benlik edinme düşüdür ve bu tür bir düşü gerçek kılmaya duyulan inanç erişilebilir bir şeydir.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.