Öncelikle Yazarı hem uzmanlık alanında bu kadar ilerilere gitmesinden ötürü hem de bu derece kaliteli roman yazmasından ötürü tebrik etmekten ziyade gururlanıyorum. Osmanlı Devleti'ni son zamanlarda alışık olduğumuz şekilde harem hayatı, koridordan geçene göz dikme özellikleri ile değilde gerçekten olması gerektiği gibi eğitimleri ile düşünceleri ile hedefleri ile sağlam bir araştırmanın meyveleri ile beraber çok sağlam bir şekilde Beyazıt Akman'ın bu romanı ile okuyoruz. Fatih Sultan Mehmet ile olan bölümleri az bulsamda Molla Gürani, Kurtçu Doğan ve Anatonia Rizo' ya kadar ve daha da birçok arka plandaki gerçek kişiler ile sayfaları okuyoruz. İlk 20 sayfaya kadar yazarın dili ağır gelse de ilerleyen sayfalarda sürükleyicilik akıyor son 40 sayfada ise sayfaları nasıl ve ne hızla çevirdiğinizi anlayamıyorsunuz bile. Tarihi roman okurlarının kesinlikle okuyacağı ama Harem ve Altın Yol meraklılarının varlığından haberleri bilr olmadığı yada olupda okusalar da anlamakta güçlük çekecekleri harika bir roman Dünyanın İlk Günü, kesinlikle okuyun.
Son olarak Beyazıt Akman'ın Katolikliğe karşı aşırı bir antipatikliğinin olduğunu düşünüyorum. Satılarca oluşan diyaloglarda Molla Gürani veya başka birinin ağzından Yazar kendi düşüncelerini adeta Katolik dünyasına arka arkaya saydırdıkça saydırıyor ve bununla beraberde Yeniçerileri süper iyi mega güçlü olarak göstermeside sanki biraz basitçe kalmış gibi.