"İnsan yaşamı sınırlıdır, varlığı akışkandır, eğilimi belirsizdir, tüm bedeni çürümeye yatkındır, ruhu girdap gibidir, kaderi anlaşılmaz ve ünü muallaktır. Kısacası tüm beden bir nehir gibidir, ruh ise rüya ya da hülya gibidir: Hayat savaşa ve bir yolcunun geçici konaklamasına benzer, ölümden sonra ün de unutulur. Bu yüzden bizi ne koruyup gözetecek? Bizi koruyup gözetecek yegâne şey felsefedir. Bu da ağırbaşliliği ve masumluğu sunan, zevklerin ve acıların ustası olan, hiçbir şeyi amaçsızca ve ikiyüzlülükle yapmayan, bir başkasının yaptığı ya da yapmadığına hiç ihtiyaç duymayan ilahi zekâyı koruyup gözetmektir. Kendisi neden yapmış olursa olsun, gerçekleşen ve payına düşen şeylerin kendisiyle aynı kaynaktan geldiğini kabul etmektir. Hepsinden öte diğerleri gibi değil, her canlının meydana geldiği evrenin öğelerinin serbest kalması gibi gördüğü ölümü, lütufmuşçasına beklemektir. Evrenin öğelerinden her birinin sürekli birbirine dönüşmesinde korkutucu hiçbir şey yoksa bütün bunların dönüşümüne ve ayrışımına kim kuşkuyla bakar? Bu doğaya uygundur. Doğaya uygun hiçbir şey kötü olamaz."
Sayfa 19 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İnsan yaşamı sınırlıdır, varlığı akışkandır, eğilimi belirsizdir, tüm bedeni çürümeye yatkındır, ruhu girdap gibidir, kaderi anlaşılmaz ve ünü muallaktır. Kısacası tüm beden bir nehir gibidir, ruh ise rüya ya da hülya gibidir: Hayat savaşa ve bir yolcunun geçici konaklamasına benzer, ölümden sonra ün de unutulur. Bu yüzden bizi ne koruyup gözetecek? Bizi koruyup gözetecek yegane şey felsefedir. Bu da ağırbaşlılığı ve masuruluğu sunan, zevklerin ve acıların ustası olan, hiçbir şeyi amaçsızca ve ikiyüzlülükle yapmayan, bir başkasının yaptığı ya da yapmadığına hiç ihtiyaç duymayan ilahi zekayı koruyup gözetmektir. Kendisi neden yapmış olursa olsun, gerçekleşen ve payına düşen şeylerin kendisiyle aynı kaynaktan geldiğini kabul etmektir. Hepsinden öte diğerleri gibi değil, her canlının meydana geldiği evrenin öğelerinin serbest kalması gibi gördüğü ölümü, lütufmuşçasına beklemektir. Evrenin öğelerinden her birinin sürekli birbirine dönüşmesinde korkutucu hiçbir şey yoksa bütün bunların dönüşümüne ve ayrışımına kim kuşkuyla bakar? Bu doğaya uygundur. Doğaya uygun hiçbir şey kötü olamaz.
Reklam
...gerçekleşen bir rüya, tamamlanmış bir fetihsin bana... Fethi câna safa gelen merhaba...
Ey örtüsüne bürünen gece kadar güzel sevgili şimdi gerçekleşen bir rüya,tamamlanmış bir fetihsin bana merhaba ey yollarına döküldüğüm fethi cana safa gelen merhaba ey akıncılarımı barındıracak şehir benim şehrim merhaba şehirler ki tüm tebaası sen şehirler ki tebaaya hayat veren sen şehirler ki en girilmez kapıları sana ram olmuş benim efendim merhaba
Sayfa 179Kitabı okudu
Telafi Olarak Rüyalar
Jung’un arkadaşı ve meslektaşı Dr. Bennet’e göre, Jung’un bir ‘rüya teorisi’ olarak adlandırılmaya en yakın görüşü, psişenin kendi kendini düzenleyen bir sistem olduğu; bilinçle bilinçdışı arasında telafi edici bir mekanizmanın bulunduğudur. Bu, rüya yorumu açısından zamanla kullanımdan düşmeyen ve psikoterapistlerce geniş çapta kabul gören bir ilkedir. Terapist, bir rüyayı incelerken her zaman hangi bilinçli tavrın bu rüya ile telafi edildiği üzerine düşünmelidir. Jung, telafinin otomatik bir şekilde gerçekleşen bir süreç olarak tek bir rüyada gözlemlenemeyeceğini ortaya koymuştur; telafinin nasıl gerçekleştiğini görebilmek için bir dizi rüyayı (bir rüya serisini) incelemek gerekir. (Dipnot)
İnsan yaşamı sınırlıdır, varlığı akışkandır, eğitimi belirsizdir, tüm bedeni çürümeye yatkındır, ruhu girdap gibidir, kaderi anlaşılmaz ve ünü muallaktır. Kısacası tüm beden bir nehir gibidir, ruh ise ruya ya da hülya gibidir: Hayat savaşa ve bir yolcunun geçici konaklamasına benzer, ölümden sonra ünde unutulur. Bu yüzden bizi ne koruyup gözetecek? Bizi koruyup gözetecek yegane şey felsefedir. Bu da ağırbaşlılığı ve masumluğu sunan, zevklerin ve acıların ustası olan, hiçbir şeyi amaçsızca ve ikiyüzlülükle yapmayan, Bir başkasının yaptığı ya da yapmadığına hiç ihtiyaç duymayan ilahi zekayı koruyup gözetmektir. Kendisi neden yapmış olursa olsun, gerçekleşen ve payına düşen şeylerin kendisiyle aynı kaynaktan geldiğini kabul etmektir. Hepsinden öte diğerleri gibi değil, her canlının meydana geldiği evrenin öğelerinin serbest kalması gibi gördüğü ölümü, lütufmuşçasına beklemektir. Evrenin ögelerinden her birinin sürekli birbirine dönüşmesinde korkutucu hiçbir şey yoksa bütün bunların dönüşümüne ve ayrışımına kim kuşkuyla bakar? Bu doğaya uygundur. Doğaya uygun hiçbir şey kötü olamaz.
Reklam
168 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.