Ben bu iki uç arasına girmeye çalışıyorum. Hayatlarımıza bakarsak zamanımızın çoğunu davranışlarda yada tefekkürde değil başka bir yerde geçirdiğimizi görürüz muhtemelen. İşte ben ''nerede?'' diye soruyorum ve bu soruya bir cevap vermeye çalışıyorum.
Yönetmek ve yönetimini sürekli kılmak istiyorsan, gerçeklik duygusunu yolundan çıkaracaksın. Çünkü yönetmenin sırrı, bir yandan kendinin yalnızlığına inanırken, bir yandan da geçmişteki hatalardan ders çıkarabilmektir.
Sayfa 247
Reklam
Fakat dümeni bozuk bir kayık gibi her seferinde dönüp aynı yere gelmiştim. Bu benim kendim işte. Ben kendim hiçbir yere gidemem. Kendim orada durur, her zaman benim dönüp gelmemi bekler. İnsanlar bunu umutsuzluk olarak mı adlandırmalı acaba? Bilmiyorum. Belki de umutsuzluktur. Turgenyev olsa hayalkırıklığı derdi belki de, Dostoyevski olsa cehennem, Sommerset Maugham ise gerçeklik. Fakat kim ne şekilde adlandırırsa adlandırsın bu benim kendim.
"Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim. Ve hiç bir zaman huzur ya da mutluluk vadetmedim. Sana ancak bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyler vadetmem hiç. Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... Üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur."
Sayfa 115Kitabı okudu
“Mutsuzluk üzerine atılmadı, üstüne çullanmadı; yavaşça sızdı, neredeyse tatlılıkla sokuldu. Büyük bir dikkatle yaşamına, hareketlerine, saatlerine, odana işledi, uzun süre gizli tutulmuş bir hakikat, reddedilmiş bir gerçeklik gibi; direşken ve sabırlı, incecik, zorlu mutsuzluk, tavandaki çatlakları, çatlak aynadaki yüzünün kırışıklarını, dizilmiş oyun kağıtlarını ele geçirip sahanlıktaki musluktan damlayan suyun içine girdi. Saint-Roch’un çanı her çeyrek saati vurduğunda onunla birlikte çınladı.”
İnsanlığın büyük yıkımlarından sonra; bilgi - gerçeklik önemini kaybeder; " inanma " ihtiyacı dışa vurur. Bu dönemde dogmatizm, akıldışılık her alana sirayet eder; iradesi zayıf olanlar yaşarken çürür. Böyle dönemlerde sadece insanın ruhundaki soyluluğu onun düşmesini önler.
Sayfa 362Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.