Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye.
_İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
_Kadın üzerine yazı yazarken kalemi gökkuşağına batırıp, mürekkebi kelebek kanatlarının tozu ile kurulayacaksınız.
_Herkesin vardır bir köpeği. Bakan, kralın köpeği; memur, bakanın köpeği; kadın, kocasının köpeği, ya da adam karısının köpeği.
_Hakikati dinleyecek kadar güçlü olmadığınız için sıradan birisiniz.
_Yetenek ve erdemin insanlara bir
_Maske takarak yaşıyoruz ve maskenin içindeki gerçek beni unutup, ideal benliği gerçek sanıyoruz. Gerçek benliğimizle çatışma sonucu hastalanıyoruz.
_Ortaçağda felsefesinde Tanrı, insanı kurgulayarak yaratır ve insan, tanrıya ulaşmak için uğraşır. Bu kurgu dünyası bir sınavdır. Ortaçağ ilkel insanı bu yüzden bir maske takar. Rönesans özgür