Yaşı, statüsü, dili, dini, ırkı... Farketmeksizin geçinmeye gönlü olan herkes geçinir. Bunun için ne birinin kendinden vazgeçmesi gerekir ne de sevgisinden. Bunu çok da nazik olmayan bir şekilde bu yaşımda artık öğrendim. İnsanlık düzeni mi değişmiş yeni sürüm geldi de ben mi yetişemedim bilmiyorum. Hayata dahil edip sonra bir anda yok sayıp hiçbir şey yaşanmamış ya da söylenmemiş gibi nasıl devam ediliyor ben bilmiyorum bir bunu öğrenemedim. Her şey sanki bir yalanmış ya da komik olmayan bir şakaymış gibi yani umarım öyledir çünkü göz göre göre yapıldıysa, altı boş vaatler ve sözler sarf edildiyse gerçekten sıkıntı var demektir ki bu da hâla içimdeki o hümanist kırıntının yok olması demektir. Yine de başka türlüsünü bilmiyorum istesemde biri için kötü bir şey yapamam tek çare o kırıntıyı hepinizden korumak. Neyse Eğer herkeste böyle bir özellik varsa bana yüklenmediyse sistemimde bir sıkıntı var heralde en acilinden bir servise gitmem gerekir.
Efna

Efna

@Efnaax
·
2ay
"Ya kabul edilmek uğruna kendini bastırmanın acısını yaşayacaksın, ya da kendin olup kabul edilmemenin acısını yaşayacaksın.”
Gabor Mate
Gabor Mate
Şimdiki an’da kalamazsanız bakar görmez,duyar işitmezsiniz
Siz hiç berrak bir gecede Uzayın sonsuzluğuna gösterisi dikip de ona mutlak sessizliği ve aklı hayale sığmaz enginliği karşısında huşu içinde kaldınız mı? Ormanda akan bir derenin sesini hiç gerçekten dinlediniz mi? Ya da sessiz bir yaz akşamı alacakaranlıkta Öten bir kuşun sesini? Böyle şeylerin farkında olmak için zihnin sessizleşmesi gerekir . Sizin sorunlardan geçmiş ve gelecekten tüm bilginizden oluşan kişisel yükünüzü bir an olsun bırakmanız gerekir aksi taktirde bakar ama görmez duyar ama işitmezsiniz.
Sayfa 45 - AkaşaKitabı okudu
Reklam
720 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
“O bir nehir,” diye iç geçirdim gözlerimi kapatırken. “Onu bırak­mayacağım, baba.” “Tamam, oğlum,” dedi yatıştırmaya çalışarak. “Bırakma onu." “Kalbimi yerinden öyle bir oynatıyor ki yani böyle...” “Gerçekten mi?" “Çok fena, baba,” diye iç geçirdim. “Güm, güm. Lanet olası güm diye atıyor kalbim.” Başımı iki yana salladım. “Sürekli
On Üç’ü Bağlamak
On Üç’ü BağlamakChloe Walsh · Martı Yayınları · 2024406 okunma
Sokretes'in savunması
Sokrates, digerlerinin senin için yarattığı yoldan gidemeyeceğini söylüyordu.Yürümelisin ve YOLUNU YÜRÜYEREK OLUŞTURMALISIN. Sokrates kabul edilmeyi talep etmiyor." Lütfen beni yalnız bırakın, benim sizi yalnız bıraktığım gibi.Lütfen benim özgürlüğüme izin verin.Ben sizin hayatınıza tecavüz etmiyorum siz de benim hayatıma tecavüz
Sayfa 37
Fakat Ali Emmi'de Doktor Minas Efendi'yi hayran eden bir direniş vardı. Bitkin hâline rağmen ilk ziyaretleri hoş karşılıyor; buna karşılık en sevdiği bile olsa devresi gün yine geldi mi çileden çıkıyordu. "Ölümümü mü beklersin len densiz!.." diye bağıracak kuvveti nasıl bulduğuna gerçekten de şaşılırdı. Böyle bağırır, sonra da dudaklarını sıkarak eklerdi: "Senin gibi kof herifleri cebimden çıkarırım ben, anladın mı?" Sevgi ağır basıp yatışınca, da çok iyi bildiği bir haberi verir gibi: "Ölmen ben len, korkma sen. Zaferi görmeden ölür müyüm?" derdi.
Sayfa 392Kitabı okudu
"... şiir de, roman da, hikâye de ancak tekniğiyle beraber doğan eserlerde mevcuttur." Böyle diyor Ahmet Hamdi Tanpınar "Edebiyatımızda Duraklama mı Var?" adlı söyleşide. Kendisi, gerçekten de, yazdığı her romanın gerektirdiği biçim ve tekniği aramış ve biçim sorunuyla, yazarlarımız arasında az bulunur bir titizlikle uğraşmıştı. Yazarken sanki okuru unutmuş, (...) her şeyden önce kendini tatmin edecek bir sanat yapıtı yaratmak isteyen bir hali vardır. Tanpınar yalnızca estetik yapı peşindedir demek istemiyorum, çünkü 'tezli' roman yazmak istemese de 'meseleleri' olan bir romancıdır.
Sayfa 269 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.