200 syf.
·
Puan vermedi
Hatırla! Hafıza Bilimi ve Unutma Sanatı - Lisa Genova Unutmaya yönelik korkularımız yalnızca yaşlanmaktan veya Alzheimer’dan değil, aynı zamanda belleğimizin veya hatırlama yetimizin herhangi bir kısmını yitirmekten korkmakla da ilgilidir. Hafıza, işleyişimizin ve kimliğimizin o kadar merkezindedir ki unutkan olmaya başlamanız; kelimeleri hatırlayamamanız; anahtarlarınızı, gözlüklerinizi, telefonunuzu kaybetmeye başlamanızın arkasındaki korku şudur: Kendimi de kaybedebilirim ve bu haklı olarak korkutucudur. Pek çok bilgiyi ezberleyebilmek etkileyici ve faydalıysa da çoğu insan hayatında olup bitenlerin ayrıntılarını hatırlamanın daha önemli olduğunu söyler. Ancak bu o kadar da önemli olamaz çünkü gezegendeki son derece üstün otobiyografik hafızaya sahip birkaç kişiden biri değilseniz aslında çoğunu hatırlamıyorsunuzdur. Beynimiz, rutin veya öngörülebilir olanı korumak için tasarlanmamıştır ve hayatımızın çoğu rutin öngörülebilir şeyler yapmakla geçer. Daha fazlasını hatırlamak ve daha azını unutmak arzu edilen bir hedef mi olmalı? Her sabah aldığınız duşun ayrıntılarını hatırlayabilseydiniz hayatınız gerçekten iyileşir miydi?
Hatırla! – Hafıza Bilimi ve Unutma Sanatı
Hatırla! – Hafıza Bilimi ve Unutma SanatıLisa Genova · Nova Kitap · 20244 okunma
Ben insanları sevmiyorum. Bunu rasgele de söylemiyorum. Uzun uzun düşündüm. Gerçekten sevmiyorum. Yaşayışları ilgilendirmiyor beni. Şimdiye değin tanıdıklarıma ne yapıp ettiklerini sorduğumu gördün mü hiç? Aptalca yakınmalarını, kısır isteklerini, gerçekleştirmeğe uğraştıkları şeylerin zavallığını, küçüklüğünü... Düşündüm, çok düşündüm. Sonunda insanların hiç değilse haklı olmaları gerektiğine karar verdim. Kötülük, budalalık, şımarıklık yaparken, türlü hesaplar, cimriliklerle kendilerinin ve başkalarının hayatlarını kısırlaştırırlarken bile haklı olmaları gerekirdi. Masum bir genç kızın yüreğini incittiklerinde bile. Başkalarını ölüme, açlığa, yalnızlığa, türlü acıları çekmeğe bıraktıklarında da... Hiç değilse haklı olmalıydılar.
Sayfa 267Kitabı okudu
Reklam
608 syf.
·
Puan vermedi
*Usta ile Margarita*
Mihail Bulgakov, Usta ile Margarita’yı on bir yılda yazmış fakat kitabın önsözüne bakarsak kitabın yayınlanması konusunda fazlaca ümidi yokmuş. Malum, Stalin dönemi baskının bini bir para olduğu yıllar olduğu için  kaygısı haklı bir kaygıdır ve zaten Bulgakov’un kitapları sakıncalı bulunup yasaklanır. Usta ile Margarita da Bulgakov’un ölümünden
Usta ile Margarita
Usta ile MargaritaMihail Bulgakov · İthaki Yayınları · 20187,3bin okunma
"Mutlulukla gülen, kendilerini narsisistçe onaylayan bir çocuğu kabul etmek pek çok anne-babaya kolay gelir. Ama ağlayan, huzursuz çocuğa katlanmak, onun mutsuzluğunu, onun acısını hissedebilmek, çocuk karşısındaki kendi çift değerli duygularını itiraf edebilmek, kendi yetersiz sevgisini, çocuğun ihtiyaçlarını anlama ve karşılayabilmedeki kendi yetersizliğini görebilmek ve dolayısıyla kendisini çocuğun şikâyetlerinin kaynağı olarak kavrayabilmek, ki bu çocuğu gerçekten anlamak ve onun duygularını ve algılayışlarını haklı bularak onaylamak demektir, pek çok anne-baba için kendilik değerlerinin düş­mesi anlamına gelir. O zaman da çocuğun duygularını ve algılayışlarını yadsır, bunlarla birlikte dalgalanıp çocuk mutsuz, hayal kırıklığı içinde veya öfkeli de olsa onu bu mutsuzluğuyla birlikte sıkı tutmak yerine bunlara karşı savaş açarlar. Bu durumda da çocuk kendisini bu duygular ve heyecanlarla birlikte kabul edilmemiş ve sevilmemiş hisseder.
Zaman çok değerli! Daha önemli şeylere odaklanın
Değerli okur arkadaşlarım, bugün toplumumuzda siyaset en başta olmak üzere, birçok şeyi istediğiniz şekilde konuşamazsınız, 'ben doğru', 'ben haklı' zihniyet hep baskın olma derdinde... ve en iyilerimiz olarak nitelendirebileceğimiz kişilerin yapabildiği en iyi şey, bu zihniyete karşı mücadele göstermeleri olarak gösterilebilir... Belki bu mücadele pozitif bir durum olarak gözükebilir, gerçekten öyle de olabilir, ancak bana kalırsa beyhude bir çabadır... Onlarla mücadele yerine, kendi yolumuzda ilerlememiz daha isabetli olacağı düşüncesindeyim... Anlatılanları daha somut hale getirirsek: Okuyan insanların eleştirisi okuyan kişilere yakışan eleştiri şeklinde olmalıdır (bir tartışma içinde ağır sözler karşılıklı olarak sarf edilebilir bu durum tabii ki onaylanmamalı ama kontrol dışı olduğu için anlaşılabilir) ve yine okuyan kişilerin ilk uğraşacağı alan düşünce dünyası olmalıdır. Yoksa "Kimin kızı kaçmış, kimin kızı dulmuş, Hatcayı kocası akşam dövmüş, Fatma'nın kızına dünür gelmiş, Vermezlerse kaçarım demiş, Oğlanın işi yok boş gezermiş." Yani bunlar çok basit şeyler bunlara vakit ayırmak abes yaa... Son olarak da size naçizane tavsiyem insanları, insanlardan dinleyerek değerlendirmeyin, kendiniz onları ilk elden anlamaya ve tanımaya çalışın; şahsen ben, daha önce de söylediğim gibi bir insanı en iyi kişi olarak değerlendirip öyle tanımaya çalışırım, o kişi yanlış yaptıkça, bir parçayı çıkarıp atarım...
"Şimdilik bir Platon hayranıyım ama ideaların ya da örnek biçimlerin başka bir gerçeklikte var oldukları konusunda haklı olduğundan pek emin değilim. Elbette ruhumuzda var bunlar ama şu anki düşünceme göre, bu çok farklı bir şey. Şunu da üzülerek itiraf etmeliyim ki ruhumuzun gerçekten ölümsüz olduğuna henüz yeterince ikna olmuş değilim. Şahsen benim daha önceki yaşamımdan hatırlayabildiğim bir şey yok. Eğer ölen babaannemin ruhunun idealar dünyasında rahat ettiğine beni inandırabilirseniz çok sevinirim."
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.