Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin ondan, gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
İçimdeki azgın devi rüzgârlara attım
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım
Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin.
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince.
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince,
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım
Gözler ki, birer parçasıdır senden ilah'ın
Gözler ki, senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin.
Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin.
Sana doğru geldim giden ırmak gibi denize
Bir çırpıda kıydım akışıma dağlarıma
Boşladım uğrunda dostlarımı çocukluğumu
Ömrümün her damla suyu senin sonsuzluğunun tuzunu aldı
Güneşin dağıttı folklorumu
Saltanat sürüyorsun kanımda düşümde çılgınlıklarımda Sana verdim belleğimi bir lüle saç gibi
Yalnız senin karlarında uyuyorum artık
Saldım
Hayatımı mahvettim. Üstelik bunu yaparken aklım başımdaydı. Hayatımı bile bile mahvetmemin tek sebebi vardı: Aşıktım ve dünyanın geri kalanının gözümde zerrece değeri yoktu.
Adı bilinmeyen bir ülkede,görülmemiş bir olay gerçekleşir ve hiç kimse ölmemeye başlar.İlk başlarda ölümsüzlük durumu herkesin hoşuna gider fakat daha sonra cenaze levazımatçıları,sigorta şirketleri ve başka meslek dalları ölümsüzlukten kaynaklanan zararlarının karşılanması için hükümetten destek isterler.Bu arada bir ailenin aklına gelen olay herkesi şaşırtır başka bir ülkeye gidince ölümün gerçekleşmesi durumudur bu.Herkes bu durumdan faydalanmak için hastalarını sınırlara taşımaya başlar her ne kadar bu yolla bir çok kişi ölse de binlerce kişi yinede ölmemektedir.Günün birinde bilinmeyen ülkede ölüm tekrar görevine başlayınca bu kezde yeterince tabut ve cenaze levazımatı yokluğu sorunu baş gösterir.Ölümün ölecek kişilere gönderdiği mektup bir müzisyene ulaşamadan geri gelmektedir ölüm buna çok şaşırır ve sinirlenir ona zarfı vermek için planlar yapar ama ona aşık olarak başarısız olur.ve "Ertesi gün hiç Kimse Ölmedi".
José Saramagodan okuduğum üçüncü kitaptı bu.Gerçekten çok severek ve kurgusuna hayran kalarak okudum.Herkesin okuması gereken bir şahaser diyebilirim.
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru