Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Üzerinizden bir tank geçse ne olur? Daha zoru, iki tank geçse? 15 Temmuz gazisi Sabri Ünal o gece sağ çıkmayı başardı. Birinciden hasarsız kurtuldu ama İkincinin paletleri kol ve bacağına denk geldi. Uzun süre hastanede yattı ve hayata döndü. Sembollerden biriydi. Yolda karşılaşsanız "bir yerden tanıyorum" diyecek kadar televizyonlarda, gazetelerde gördünüz onu. Cumhurbaşkanı, kürsüye çıkarıp alnından öpmüştü. Gelin görün ki, yazdıklarından sonra ise belki "hain" ilan edilecekti. AKP Sözcüsü Ömer Çelik çıkıp 15 Temmuz mağdurları için toplananlara "vatandaşlarımızın yaptığı cüzi bir yardım" ifadelerini kullanmıştı. Sabri Ünal ise ona "milletin 15 Temmuz şehitleri için topladığı yardıma 'cüzi' diyerek hakaret ettiğinizin de farkında mısınız" diye yanıt vermiş ve "yemin ediyorum AK Parti'ye benden oy alamayacaksınız" demişti. "Siz gevezelik yaparken biz ameliyattaydık" hatırlatmasında bulunan Ünal, "15 Temmuz madalyasını da alın kendinize takın" diyerek meydan okuyordu.
Sayfa 179Kitabı okudu
Reklam
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder. ****** _Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
Gece yarısı bir el elimi tuttu: «yaralı mısın arkadaş?» diye sordu. «Bunu neden soruyorsun?» «Hekimim bana ihtiyacın var mı?» Ona sol omuzumun iyi olmadığını, şiştiğini ve çok acıdığını söyledim... Omuzumu ince parmaklariyle yoklamağa başladı. Gözlerimden kıvılcımlar çıkıyordu... Ona: «sen baytarsın galiba, şimdiye kadar hiç insana baktın mı? Neden acıyan yerimin üstüne bastırıyorsun öyle, senin kalbin yokmuş?» O ise, omuzumu yoklamağa devam etti ve bana inek gibi «rica ederim biraz sus. Bu gevezeyi de başıma kim musallat etti. Dişlerini sık canını daha fazla acıtacağım» ihtarında bulundu. Kolumu bir çekti, bu sefer gözlerimden sanki alev fışkırdı. Biraz kendime geldikten sonra ona «Pis faşist» diye çıkıştım. «Ne halt ettin yahu, her tarafından kırılmış bir kolum vardı, şimdi onu büsbütün sakat bıraktın.» Onun yavaş yavaş güldüğünü duydum, «Sen yine dayanıklı oğ­lanmışsın, dedi, ben bunu yaparken senin sağlam elinle bana yumruklar ekleyeceğini sanmıştım, senin kolun kı­rık değil, çıkıktı, yerine taktım... Şimdi daha iyi değil misin. Hakikaten acım yavaş yavaş eksilmekteydi. Ona çok teşekkür ettim... İşte doktor dediğin böyle olur.
Sayfa 27
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Sonya ona hızlı bir göz attı. Mutsuz bir insana karşı duyduğu o heyecanlı ilk acıma duygusundan sonra, yeniden korkunç cinayet düşüncesiyle sarsıldı. Raskolnikov’un konuşma tonundaki değişme, ona bir anda cinayeti ve katili hatırlatmıştı. Şaşkınlıkla bakıyordu ona. Bu iş niçin olmuştu, nasıl olmuştu, daha hiçbir şey bilmiyordu. Bu sorular şu anda
Sayfa 514 - 526Kitabı okudu
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.