çok konuşurum, gevezeyim. en azından ben kendimi öyle görüyorum. bazı insanlarda bana sessiz der. bazen kendimi konuşmak zorunda hissederim. örneğin bir arkadaşla karşılaştığımda. sizde de olur muhtemelen. susarak oturmak ayıp olur gibi gelir. illa sohbet açmalıymışız gibi hissederiz. bu seferde boş konuşuruz :) hiç alakasız konulardan giriş yapmaya başlarız değil mi böyle durumlarda. bu sefer karşıdaki insan da sıkkınlığını belli etmekle etmemek arasında gider gelir. biz bazen boş muhabbet açan tarafızdır bazen de bize boş muhabbet açılmıştır ve sıkkın pıkkın cevap vermeye çalışıyoruzdur. çok konuşmanın bir diğer sıkıntılı tarafı özelimizden bahsetmeye başlamamızdır sanırım ki bu konu başka bir gün ele alınmayı hakediyor. borçlarımızdan ailevi sıkıntılarımızdan hastalıklarımızdan bahsederiz karşı tarafı hiç alakadar etmediği ortak bir konu olmadığı halde. halbuki spordan başka konu konuşmasak daha iyi sanki. ya da siyasetten. ya da dinden. genel gidişattan. birde karamsar konuşuruz mecburen, karşı tarafında canını sıkarız genellikle. çünkü çoğu insan için haberler önemli değildir. dünyada ne olup bitiyor haberleri bile olmaz. buradan şu sonuca varabilir miyiz, konuşmak gereksiz bir eylemdir bu zamanda. mecbur kalmadıkça veya kafa dengini bulmadıkça. peki birileriyle yanyana geldiğimizde sussak olmaz mı ? bir denemeli. bir de kültür olarak kimse kimsenin gözlerine bakmaz, ayıp olur. belki bu yüzden de insanların duygu durumlarını anlamadan dümdüz konuşur gideriz. iki kişilik üç kişilik monologlar yaparız belki de. sizin de bu konuda fikirleriniz olursa yorum kısmına yazın :)