Yenidoğan Nöbet Günlüğü
Gece yarısı sessizlik, hastanenin neonatal yoğun bakım ünitesinde bir kenara çekilmiş bir masada oturuyorum. Etrafım, hayata yeni başlangıç yapan minik canlıların soluk alışlarını destekleyen makinaların hafif uğultusu ile dolu. Pediatri asistanı olarak, gece boyunca bu yeni doğan bebeklerin her birinin hayatını desteklemekle görevliyim. Kitaplar yazan biri olarak da, bu deneyimler bana ilham veriyor; her bebek, henüz anlatılmamış bir hikayeye sahip. Nöbetim, düzenli kontrollerle başlıyor; her bir bebeğin vital bulgularını, IV hatlarını ve solunum cihazlarının ayarlarını kontrol ediyorum. Her şey yolunda mı, bir problem var mı diye gözden geçiriyorum. Zaman zaman, bir bebeğin durumunda ani bir değişiklik oluyor, bu da hızlı ve kararlı bir müdahale gerektiriyor. Bu anlar, hem zorlayıcı hem de öğretici olabiliyor. Her müdahale, bana hem tıbbi becerilerimi hem de insan olarak empati yeteneğimi geliştirme fırsatı sunuyor. Gece ilerledikçe, sessizlik ve yoğunluk arasındaki bu döngü devam ediyor. Her serbest anımda, gözlemlerimi, düşüncelerimi ve hissettiklerimi bir kenara not alıyorum. Bu notlar, daha sonra yazacağım kitaplara esin kaynağı olacak. Yoğun bakım ünitesinde geçirilen her an, insan yaşamının ne kadar kırılgan ve aynı zamanda ne kadar dirençli olduğunu hatırlatıyor. Sabaha karşı, yeni bir günün ilk ışıklarıyla birlikte, nöbetim sona eriyor. Yorgun ama bir o kadar da dolu hissediyorum. Hastaneden ayrılırken, gözümde canlanan hikayeler, yazılacak kitaplar ve mesleğimin sunduğu zorluklar ve ödüller üzerine düşünüyorum. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde bir gece daha, hem bir doktor hem de bir yazar olarak beni daha da ileriye taşıdı.
Son zamanlarda en çok muhatap olduğumuz sorulardan biri de evlilikte denklik meselesi. Özellikle kadınların top yekûn tahsil ve meslek sahibi olmaları bu anlamda farklı bir durum ortaya çıkardı. Şöyle ki; öğretmen, avukat vs. olup da evliliği erteleyen birçok kardeşimiz, hali hazırda kendilerine gelen taliplerinin dini ve ahlaki durumunu olumlu
Reklam
EŞİT VE ÖZGÜR BİR HAYAT İSTİYORUZ!
KADINLAR KAZANACAK, EMEK KAZANACAK! "New York’ta bir tekstil fabrikasında yanarak hayatını kaybeden işçi kadınların ardından bugün, 164 yıl sonra da dünyanın her yerinde, ayrımcılığa, şiddete, eşitsizliğe, sömürüye, baskılara karşı verdiğimiz; eşitlik, özgürlük, emek, hak, adalet, barış, laiklik mücadelesi ve dayanışma için sesimizi,
Gökhan Özcan'nın pazartesi perşembe köşe yazılarını bu gönderinin altında paylaşmayı düşünüyorum inşallah, bugünden başlayalım. Nefs sözünü sinsice söyler! Hayata, başka insanlara karşı bir şeyler söylerken, freni boşa almak adetimiz oldu. Buna karşılık, kendimize bakışımızda ayağımız hep fren pedalında. Kendimize kıyamıyoruz hiç,
ESİR, YORGUN, YALNIZ, YERLİ VE ONURLU BİR ADAM: KEMAL TAHİR
Türk düşün ve yazın hayatının seçkin isimlerinden olan Kemal Tahir, 15 Nisan tarihinde İstanbul Vezneciler semtinde, İsmail Kemalettin adıyla dünyaya geldi. Kimliğinde 13 Mart olarak görünen doğum tarihi, 1917 yılında yapılan takvim değişikliğinden kaynaklanan bir yanlışlığın sonucudur. Babası 2. Abdülhamit'in hünkar yaverlerinden ve baş
Bu Gidişat Nereye?
"Şimdiye kadar kimse taklit yoluyla büyüklüğe ulaşamamıştır." Samuel Johnson Herkes aynı şeyi düşünse, herkes aynı şeyi söylese, herkes aynı müziği dinlese, herkes aynı yoldan yürümeye çalışsa nasıl olur sizce? Büyük ihtimalle "Çok farklı olur." demezsiniz. Günümüz insanları sürekli bir kalabalığa, bir kitleye karışma
Reklam
Hayalet Oğuz Gibi Geçmek Hayattan..
Zaman, heyelana kapılmış toprak gibi kopup gidiyor. Neye daldığımı bilmiyorum. Ama başımı kaldırıp bir bakıyorum ki gerimde upuzun bir zaman bırakmışım. Ben o geride kalan zamanı yaşadım mı ? Yoksa, geçip gitti sadece de ben baktım mı ? Herkes bilsin istiyorum bazen, bu dünyadan ben geçtim. Bazense bir hırsızın sokaktan kimseye görünmeden çıkmak
Haydi Yalnızlık Sıra Sende!
Tamam yalnızlık gel sıra sende.. Şimdi sen kır beni, Sen dök içindeki nefreti, kîni.. Bu sefer sen hâkim ol dünyama. Kırılan kalbimi zorla. Bitir beni, hayatımı, geleceğimi.. Bitir o umudu olmayan umutlarımı!.. Kıy canına hayallerimin. Kelepçelere vur masum duygularımı.. Tamam... Ya, tamam dedim sahne senin. Perdeler açık .. Göster artık herkese o iğrençliklerini. Göster o kirli yüzünü. Kendin gibi davran sonunda.. Yak geleceğime dair her şeyi. Yak ki, tutunamayayım hayata.. Yak ki, kurtulayım şu kalabalık dünyadan.. Yak ki, bitsin. Bitsin ve kurtulalım ikimiz de...
Kelebek
Kelebek
. . . ŞİİR-MİİR K/aralamalar (Not: Mükerrer kayıtlar, sâir hata ve düzenlemeler bir ara yapılacaktır inşallah, diyelim... Bu hususta okurlardan özür dileriz...)
AKIN AKIN GELİYORLAR!
Yapılan bir araştırmaya göre Avrupa ülkelerinde, İslam'a giren insanların sayısı "Gazze Tufanı" ile birlikte %400 oranında artış göstermiştir. Gazze'de uygulanan katliam karşısında Avrupa ülkelerindeki pek çok insanda Müslümanlara karşı duyarlılık artmış ve İslam dinini araştırarak Müslüman olmaya yönelmişlerdir. İslam'a
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.