Gel gidelim içelim, Rey şarabından içelim! Şimdi içmezsek onu, Ya ne zaman içelim?
Sayfa 133 - YKY Yayınları
"Fakat insan bir ceket ucuna, bir etek ucuna ağırlık etmeden yaşayabilmeli ki, yaşıyorum diyebilsin."
Reklam
“Fakat insanın kendinden kaçabilmesi mümkün değil. Nereye gidersek gidelim, kendimizi de birlikte götürüyoruz.”
Sayfa 229
öyle gidelim ki, kuşlar yetişemesin arkamızdan!
Sayfa 49
" umreye gidelim diyordun,Allah sana oturduğun yerden umre sevabı alacak bir fırsat verdi. Bak şu garibe. Bunun bir kere gülmesine verilecek sevabı aklın keser mi hiç .?"
Kimseye bir şey anlatmak zorunda kalmayacağımız bir yerlere gidelim.
Reklam
Bir harita çıkarılır ortaya ve ... 'şuraya gidelim', denir. Planlar yapılır; hatta evin yeri, götürülecek şeyler, saptanır. Ama bu, o an içindir; o anı kurtarmak, zorda kalındığında da bir düş ölüsü gibi raflardan indirip kullanmak, rahatlamak, harcamak içindir. Oraya hiç gidilmeyeceği bilinir. Yanından geçilse bile, oraya girilmez. Orası zor anlar içindir, ve saklanır.
Turgut, kalk gidelim.
Ah! Şimdi şu sessiz gecemde bana: - Turgut, kalk gidelim. - Diyen bir dost olmalı...
Her yaralı topluluğun içinde doğal olarak önderler belirir. Öfkeli ya da hesapçı bu kişiler, yaralara merhem olan “sonuna kadar gidelim” söylemleriyle ortaya çıkarlar. Zafer ya da intikam sözü verir, zihinleri ateşler ve zaman zaman, incinmiş kardeşlerinden bazılarının için için rüyalarına girmiş olabilecek aşırılıklardan da yararlanırlar. Artık rekor hazırdır, savaş başlayabilir.
Kalpak Davası
«- Öyleyse o başındaki nedir?» dedi. «- Seni ne alâkadar eder? Sen işine bak!» dedim. «-Seninle şimdi görüşürüz!» tehdidiyle cebinden hüviyetini çıkardı. Kemal Güçnar adında bir sivil polismiş. O zaman tehdidini arttırdı ve: «- Karaya çıkalım, hemen Beşiktaş Karakolu'na gideceğiz!.» dedi. «- Olur, pekâlâ!» dedim. Karaya çıkar çıkmaz koluma yapıştı. Silkelenip elinden çıktım. «- Aptal herif! Kolumdan ne tutuyorsun. Söyle nereye istiyorsan gidelim! Bak yanımda üç yaşında bir çocuk var. Sen ne geri zekâlısın. Kaçmak istesem de kaçamıyacağımı şundan bâri anlasaydın!.» dedim. Bu sefer bana Atatürk edebiyatı yapmaya başladı. «- Kulağını getir!..» dedim. Kendisine de atasına da ..............Köpürdü. «- Aptal herif, aleniyet olmadan hakaret cürmü teşekkül etmez! Ben avukatım. Sen sert kayaya çarptın!» dedim
Reklam
Homeros
"Kapaktaki yazar adının ne önemi var ?Düşüncemizle, şu an olduğumuz noktadan üç bin yıl sonrasına gidelim .Bizim dönemimize ait kitapların acaba hangisi kalacak ve acaba hangi yazarların adı anımsanacak? Şöhretini koruyan kitaplar olacaktır, ama bunlar anonim yapıtlar olarak görülecektir; bizim için Gılgamış Destanı neyse onlar da öyle olacaktır;yazar olarak ünlerini koruyanlar da olacaktır elbette,ama Sokrates 'in başına geldiği üzere, onların da yapıtları o güne ulaşamayacaktır;belki de canını kurtaran bütün kitaplar Homeros misali tek bir gizemli yazara mal edilecektir."
Bu memleket kalkınmaz Şeref, sen tahsil yapıp Amerika'da kalmışsın, öbürü zengin olup İstanbul'a gitmiş, kahveler tıklım tıklım adam dolu, tarlalar boş, bahçelerde bodur ağaçlar, bu memleket kalkınmaz. Şeref, devletiniz de devletlerin kontrolünde. Cennet gibi vatanda cehennem hayatı yaşamak zor, çok verimli topraklarda çok fakir insanların yaşaması akıl alacak şey değil. Bu memleket kalkınmaz Şeref, biz de burada barınamayız, gidelim.
Bu dünyaya kalmayalım fanidir aldanmayalım, Bir iken ayrılmayalım, gel dosta gidelim gönül. Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz!
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.