Kabir, öyle bir yerdir ki, oraya kim bırakılırsa onu sinesine çeker.., uçsuz, bucaksız bir genişlikten sonra üç arşınlık bir yere!...
Oraya ister bir dahî girsin, ister bir ahmak... ister bir fakir gitsin isterse Tübba mülkü kadar mülkü olan bir haşmetli! Fark yoktur.
Bundan sonra, hayalıyı ve hayasızı, zengini fakiri, padişahı ve kulu içine alacak bir mahşer vardır. O dehşet gününün korkusundan, o helâk edici hesap vermeden kurtulan iman sahibine kârlı çıkan köleye ne mutlu! Zulmedip haddini aşana, kibirlenmekte ileri gidene, yenecek bir şeyden yahut herhangi bir hırstan ötürü kavga ateşini yakanın ise vay başına!...
Sayfa 392 - Milli Eğitim Yayınları 1952 BaskısıKitabı okudu