Neden böyle aptalım ben? Madem başkaları aptal ve ben onların aptal olduklarını kesin olarak biliyorum, öyleyse neden onlardan daha akıllı olmak istemiyorum? Sonra, herkesin akıllı olmasını beklemenin çok uzun süreceğini anladım,Sonya. Bir de bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini…İnsanların değişmeyeceğini, onları değiştirebilecek kimsenin bulunmadığını ve bunun için çaba göstermeye değmeyeceğini! Ya, böyle işte! Bu bir yasa Sonya, yasa. Akılca ve ruhça kim sağlam ve güçlüyse, insanlara onun buyuracağını biliyorum artık! Kim daha yürekliyse, haklı olan da odur. Her şeyin içine tükürmekte, aldırmazlıkta en ileri gidenler, yasa koyucu olurlar. Herkesten daha gözüpek olan, herkesten daha haklıdır! Bugüne kadar böyle gelmiş, bu bundan sonra da böyle gidecek! Bu gerçeği ayırt edemeyenler kördür!
Sayfa 521Kitabı okudu
Neden böyle aptalım ben? Madem başkaları aptal ve ben onların kesin olarak aptal olduklarını biliyorum, Öyleyse neden onlardan daha akıllı olmak istemiyorum? Sonra herkesin akıllı olmasını beklemenin çok uzun süreceğini anladım Sonya. Bir de bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini... İnsanların değişmeyeceğini, onları değiştirebilecek kimsenin bulunmadığını ve bunun için çaba göstermeye değmeyeceğini! Ya,böyle işte! Bu bir yasa Sonya, yasa. Akılca ve ruhça kim sağlam ve güçlüyse, insanlara onun buyuracağını biliyorum artık! Kim daha yürekliyse, haklı olan da odur. Her şeyin içine tükürmekte, aldırmazlıkta en ileri gidenler, yasa koyucu olurlar. Herkesten daha gözü pek olan, herkesten daha haklıdır! Bugüne kadar böyle gelmiş, bundan sonra da böyle gidecek! Bu gerçeği ayırt edemeyenler kördür!
Reklam
Olmak ya da olmamak? Onlara göre bütün mesele bu değildir. Yaşıyorsak, Tanrı’ya şükretmek ve topluma yararlı olmak için yaşamak zorunda olduğumuz içindir. Kaçıp gidenler, hem öbür dünyada hem de ölü bedenleri içinde ağır biçimde cezalandırılır. Avrupa’da, Ortaçağ’ın sonuna dek tam olarak ve tartışmasız biçimde bu düşünce hâkimdir; birinci Rönesans’tan itibaren, XV. yüzyılın sonunda delilik yoluyla ve mizah tonuyla ilk itirazın ortaya çıkmasıyla birlikte bu tutum değişmeye başlar; sonra itiraz hızla büyür, 1600 yılında soruyu açık açık sordurur, Avrupa bilinç bunalımları sırasında daha da sert bir tartışmaya yol açar ve Aydınlanma Çağı’nda apaçık bir meydan okumaya dönüşür
Dışarıda ki manzara öyle güzeldi ki, karanlığın etkisiyle her yermuhteşem görünüyordu. Sokak lambalarının loş ışığı ağaçların üzerine vuruyor, yeryüzünün sıradan ağaçlarını masal diyarının büyülü varlıklarına dönüştürüyordu adeta. Gece karda yürümekten daha romantik bir şey yoktu sanırım. Hiç konuşmuyorduk. Sanki ağzımızdan bir kelime çıksa her
Şiir
♡YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK♡ Aşksız ve paramparçaydı yaşam bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Aşk demişti yaşamın bütün ustaları aşk ile sevmek bir güzelliği ve dövüşebilmek o güzellik uğruna. işte yüzünde badem çiçekleri
İLERLEMEK BAŞA BELA: Betonlaşma
İLERLEMEK BAŞA BELA: Betonlaşma Uçsuz bucaksız yeryüzünde, özgürce, istediği kadar geniş alanlarda yaşamak varken insan canlısı kendini sınırları belli, küçücük bir alana hapsetmiş. Zira mutsuzluk nedenimiz sadece adrenalin eksikliği değil. Aynı zamanda doğadan uzaklaşmamız. Bizi alışveriş merkezlerinin, lüks mekânların mutlu edeceğini sanıyoruz. Oysaki insanların en mutlu oldukları yerler açık hava ve doğayla baş başa oldukları zamanlar. Yemyeşil bir kırda uzanacaksın çimenlerin üzerine, toprak tüm elektriğini alacak, güneş kemiklerine kadar işleyecek… Zira insanın mutlu olması için beynin serotonin salgılaması gerek. Serotonin salgılaması için uzmanların önerileri egzersiz yapmak, güneş ışığından D vitamini almak, stresten uzak durmak. Alış veriş merkezine gitmek var mı? Yok. Kapalı mekânlarda oturmak var mı? O da yok. Ama şimdi bir okul gezisi düzenleyip öğrencilere sorsam “Doğa yürüyüşüne mi gidelim, AVM’ye mi?” hepsi AVM’yi tercih edecektir. Ancak doğa yürüyüşüne gidenlerin hepsi evlerine mutlu, dinamik, dinlenmiş ve pozitif olarak dönecekken AVM’ye gidenler daha gergin, yorgun, bitkin dönecek. Aynı durum piknik için de geçerli. Pikniğe gitmek istemeyen çok insan gördüm ama piknikte mutsuz olan görmedim desem yeridir. Oysa kapalı mekânlar mutsuz ve gergin insanlarla dolu. Yerleşik yaşam bizi fena bozmuş. Ortaya serotonin eksikliğinden mütevellit uykusuzluk çeken, yeme bozukluğu olan, depresif, obez hatta migren hastası insanlar çıkmış.
Denedik Olmadı
Denedik Olmadı
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.