Ve tüm araştırmacılar, Tevrat'taki bu öykünün kaynağının da "SÜMER TUFAN EFSANESİ" olduğunda birleşirler. Tevrat'tan bin yılı aşkın bir zaman öncesinin ürünü olan "GILGAMIŞ DESTANI". "Nuh"un bu "efsane"deki adı: "Utnapiştim (Ut-Napishtim)"dir. (Karşı laştırmak için bkz. Gilgameş Destanı, çev. M.Ramazanoğlu, MEB ya yınlan, İstanbu, 1989, s.80-85.) "NUH TUFANI" öyküsünün, Gılga mış Destanı'ndan alınma olduğunu, araştırmacı "tlahiyatçılar" da kabul etmek zorunda kalmışlardır. tlahiyatçı "Dinler Tarihi Müderris Muavini" A.Hilmi Ömer, bu konuya ayırdığı, gerçekten çaplı incele mesinde, gerçeği açık seçik yazmıştır. (Bkz. A.Hilmi Ömer, Tufan Hikayesi, tlahiyat Fakültesi Mecmuası, İstanbul, 1932, yıl: 5, sayı: 23, s.53-64 sayı: 24, s.33-45.)
Ayrıca Bilgameş/Gilgameş destanı ile Türk destanları arasın da, özellikle Dede Korkut destanları arasında boğanın öldürülmesi, ağacın kökünden çıkarılması gibi birçok benzerlikler var.
Gılgameş Destanı kutsal bir kitap olabilir mi?
Yada kutsal kitaplar Gılgameş Destan'ından alıntı yaparak yazılmış olabilir mi?
Bu gerçekten de özerine düşünülmesi gereken bir konu.
Gılgameş Destanı bilinen ilk destandır. Hemen hemen herşey'de ilkler biraz kötü olur. Mesela herhangi bir edebî türün ilk kitabını okuduğumuzda adeta işkence
“Bir gün kral'a bir falcı, kızının bir oğlu olacağını, büyüdüğünde kralı, yani dedesini öldürerek krallığı elinden alacağını söylemiş. Bunun üzerine kral, kimseyle beraber olmaması için, kızını bir kuleye kapatmış. Dışarı çıkmasını önlemek için de, yanına bir bekçi koymuş. Bu kadar önlemeye rağmen, kız yine hamile kalmış. Dokuz ay sonra kızın bir oğlu olmuş. Bekçi çocuğu görünce, Kral kendisini öldürecek korkusuyla çocuğu kuleden aşağı atmış. O sırada kulenin altından bir kartal uçuyormuş. Çocuğun düştüğünü gören kartal, hemen onu sırtına almış ve bir hurma bahçesinin kenarına büyük bir dikkatle bırakmış; onu bırakırken bahçıvan görmüş. Ne olduğunu anlamak için yanına yaklaşınca güzel bir bebekle karşılaşmış. Hemen onu alıp evine götürmüş. Karısı ile birlikte "her şeyi gören ve bilen" olsun diye, ona aynı anlama gelen "Gılgameş" adını vermişler.”
“Bu kitap, Sümerlilerin bundan binlerce yıl önce yaşamış olan kahraman kralı Gılgameş'in serüvenlerini kapsayan bir öykü. Aslında bu öyküde olan konular, Gılgameş'in yaşadığı çağdan itibaren yüzyıllar boyunca ağızdan ağıza geçtikten sonra çivi yazısıyla destan halinde tabletlere yazılmış. Kazılardan çıkarılan bu tabletlerin kırıkları ve
Söyleyin Musalar!
İnsanı cümle mahlukattan ayıran ‘söz’’ün kaynağını söyleyin
Hani evvel zaman içinde bir kadın vardı ya Mezopotamya bölgesinde
Tohumu toprakla buluşturup başağa dönüştürmeyi öğretmişti ona ataları
Hükmü geçiyordu toprağa, işliyordu onu
Ama tohuma can veren yağmurun hikmetine sır erdiremiyordu aklı
Sonra bir anda almıştı