Dünya edebiyatında alaka önem vermemiş bir yazar gösterin yok. Ben göstereyim: işte bahsi geçen Türk yazarları. Türkler neden ucuzunu arar? Türkler neden kısa yoldan denemek ister? Türkler neden sosyal alaka kişiliği önem vermez Türkler neden gerçeğe gerçeklere saygı duymaz. Ve bütün bunlara, Türkleri yere geldikçe aşağılamaktan zevk duyan işte bu Türk yazarları yapar.
Kendinizi ekranlara, reklamlara, Aydın Doğan'lara teslim edince yazar oluyorsunuz. Ama karakter sahibi olmak zor. Yaratıcı oldukları alan "ahlaksızlar" Dünya edebiyatında ahlaka önem vermemiş bir yazar gösterin, yok!
Tek bir kaleleri kaldı. Çok satışlarıyla övünmek. Bir laf var Anadolu'da .ikiyle övünen .ötünden hamile kalır. Her havaya oynuyorlar. Onlar için edebiyat, karnı doydu, yüzü güldü, meşhur oldu'ymuş.
Avrupa tarihine ilgisi olanlar için giriş kitabı.
Bu küçük kitap Avrupa tarihi hakkında kronolojik sırayla kısaca anlatıyor. Bu kitaptan ilginizi çekecek konular hakkında giriş niteliğinde kısa bilgiler aldıktan sonra konular üzerinde derince yoğunlaşabilirsiniz.
Hiçbir bilginiz olmasa bile merak uyandıracak içeriğe sahip.
Meraklılarına tavsiyedir okuyun okutunuz.
Yazın dünyasına bu ilk kitabıyla giriş yapmış olan yazar, elinin değdiği her şeyi güzelleştireceğine and içmiş adeta. İnsanın içini ısıtan ve umut ile dolduran şiirlerinin bulunduğu çok tatlı bir kitap olmuş. Kitap, kısacık olması ile insana bir yarım kalmışlık duygusu tattırıyor. Birazcık daha uzun olsa tam olacakmış gibi hissettiriyor. Tüm bu cümlelerden sonra biliyor ve inanıyorum ki yazarın başarıları daim olacaktır.
"Dünyanın çatısı soğuk ve karanlık ormanlarla örtülüdür. Karanlık olduğu için soğuk, ormanlarla kaplı olduğu için sulak, kimseler yaşamadığıiçin ıssızdır. Güneye indikçe karanlıklar loş gölgelere, ağaçlar çalılara, çalılar bozkıra dönüşür. Ağaçlar olmadığı için aydınlık, yeşil olmadığı için soğuk fakat soğuk olmasına rağmen ıssız değildir.
Atsız'ın bu yıllardaki kalem kavgalarından biri de Reha Oğuz Türkkan'la yapılmış olan kavgadır. Türkkan daha lise öğrencisi iken Gürem adlı gizli bir örgüt kurarak bazı gençleri çevresinde toplamış, 1938 sonundan itibaren çıkardığı Ergenekon ve Bozkurt dergileriyle, 1940'ta yayımladığı Türkçülüğe Giriş kitabıyla genç yaşta belli bir
#ölümdefteri #kevinbrooks #thebunkerdiary
Merhaba herkese 2017 yılında alıp okumadığım bir kitapla geldim. Aşırı sarsıcı aşırı ama aşırı sert gerçekçi ve bana kalırsa korkutucu bir kitap. O vakitler go kitap zarf şeklinde kitap kapandığında mıknatıslı kapalı tutan mekanizmalı kitaplar yapıyormuş. Diğer kitapları işaretlediğim gibi postit kullanamadım ama güzel bir tasarım. Kapak görseli orijinal onu da güzel buldum. Yazarı ilk okuyuşum.
Linus, zengin babasından kaçmış 5 aydır sokaklarda. Bir gün kör olduğunu düşündüğü bir adama yardım ederken minibüsle kaçırılır ve nir tesisin içnde gözlerini açar. 6 oda 6 tabak takımı 6 sandalye olan, hiçbir pencerenin veya süsün olmadığı, tek giriş çıkış yolunun düğmesiz bir asansör olduğu bir yere kapatılmıştır. Fidye için kaçırıldığını düşünür. Tutsak olarak tutulduğu bu yere kendisi gibi bazı insanlar getirilmeye başlanır hepsinin odasında kağıtlar ve kalem vardır. Linus günlük tutmaya başlar.
Kitap bittikten sonra tüylerim diken dikendi. Resmen üzerime bir öküz oturmuştu. Kitap mükemmel. Çok sarsıcı. Daha nasıl anlatılır bilmiyorum ama bir süre normale dönemedim.
Tetikleyici unsurlar: açlık, intihar, cinayet, delilik, hastalık, panik atak, hayvan saldırısı, ölüm
Kitabı #korkuyoruzamaokuyoruz grubum için okudum
#horror #horrorbooks #mystery #thrillerbooks #psikolojikgerilim #psychologicalthriller
Ölüm DefteriKevin Brooks · GO! Kitap · 2017320 okunma
Balzac'tan okuduğum 5. kitap olan Suyu Bulandıran Kız herhalde en kötüsü oldu benim için. Evet diğer Balzac romanlarının başlarında da sıkıcı ve detaycı bir giriş vardı ama bir yerde hikaye seni içine çekiyordu. Fakat bu eserde niyeyse olay örgüsü beni hiç sarmadı ve bitirmekte zorlandım. Ama benim için özellikle bizim toplumumuzda olduğunu sandığım evlatlar arasındaki ayrımcılığın ve genelde annelerin daha hayırsız evlata olan düşkünlüğünün Fransız toplumunda da olduğunu görmek şaşırtan unsurlardan biri oldu.
Suyu Bulandıran KızHonore de Balzac · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019281 okunma
1930 yazında üniversiteyi bitiren Atsız, 1931 Ocağında felsefe öğretmeni Mehpare Hanımla evlenir. 25 Ocak 1931'de Türkiyat Enstitüsü'nde göreve başlar; Köprülüzade Mehmet Fuat Bey'in asistanı olur. Hocası Ahmet Caferoğlu da oradadır. Enstitüde uzman ve asistan olarak çalışanlar arasında Abdülkadir (İnan), Akdes Nimet (Kurat), Pertev Naili (Boratav) ve Kıvameddin Burslan gibi isimler de vardır. Üniversitenin ana giriş kapısının yanında bulunan küçük binadadırlar. (Şimdi öğretim üyelerinin yemek yediği Profesörler Evi.) Atsız için yeni bir hayat başlamıştır. Fevkalade verimli ve kaliteli bir muhit içindedir.
Birçok okul, hatta üst düzey üniversiteler bile hayatta öğrenilmesi gereken en önemli şeyi, nasıl yaşam boyu öğrenci kalınacağını açıkça öğretmez. Bu yüzden aslında her akademik kurumun giriş kapısına şu sözlerin asılması gerekir; Discipule: disce te ipse docere! (Öğrenciler! Kendinize öğrenmeyi öğretin! ) Öğrenciler okulda bilgi alabilir ve metadolojileri öğrenebilirler ama bu dünyanın ezber bozucuları bildiklerinin çoğunu zaman içerisinde ve kendi kendilerine öğrenirler. Bilimkurgu yazarı Isaac Asimov, 1974'te "Tek eğitim türü kendi kendini eğitmektir, " derken belki de gerçeğe yaklaşmıştı