Kısa ve sürükleyici bir öykü. Bir roman yazmak isteyen öykü kahramanının kurguladığı romana komşularını model almasını ve komşularının davranışlarını romanına göre yönlendirme çabalarını okuyoruz. Giriş bölümünde kahramanının edebiyat hakkındaki görüşleri oldukça etkileyici. Canlı bir anlatım dili var. Roman yazmak yada yazar olmak üzerine eğlendirici bir öykü olmuş. Ben şahsen yazarın diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum.
Birbirinin yüzüne gözüne püf püf diye sokakları mahalleleri dahi kokuttular
Peçevilî İbrahim Efendi ise, tütünün memleketimize giriş tarihini 1600 Hicrî 1000 yılı olarak hatırlıyor ve şunları yazıyor:
- Bin dokuz senesi hududunda İngiliz keferesi getirdiler ve bazı emraza şifa olmak namına sattılar. Ehli keyfden bazı yaran keyfe müsaadesi vardır diye müptela oldular. Giderek ehli keyif dahi istimal eder oldular. Hatta kibar ulemadan ve eshabı devletten niceleri ol iptilâya uğradılar. Kahvelerde erazil ve evbaşın tütün kesreti istimalinden kahveler gök duman olup içinde olanlar birbirin görmemek mertebelerine vardılar. Sokaklarda ve pazarlarda dahi lüle ellerinden düşmez oldu. Birbirinin yüzüne gözüne püf püf diye sokakları mahalleleri dahi kokuttular.
"Bol bol kitap oku, kaliteli filmler ve diziler izle, seni geliştirmeye sevk eden
insanlarla vakit geçir, tükettiğin gıdalara dikkat et, alışkanlıklarını ve düşüncelerini gözden geçir, yapıcı ve gerekli konuşmalara
giriş; Çünkü yıllar sonra olacağın insan, tamamen buna bağlı!"
Konusundan kısaca bahsedeyim. Karakterimiz Muhsine, annesinin bir arkadaşının ona iş bulması üzerine yola koyulur. Hizmetçi olarak bir köşke gitmektedir. Ama bu köşk biraz alengirli :). Dedikodulara göre köşkün hanımının deli olduğunu ve köşkün "biraz" cinli olduğunu öğrenir. Ama artık bu köşke girmiştir ve çıkış yoktur. Daha önce gelen iki hizmetçi de boğularak cinler tarafından öldürülmüştür. Kitabın geri kalanında da bu perili köşkte Muhsine, Hanımefendi, Aşçı Ruşen ve Kalfa Çeşmifelek'in başından geçenler anlatılıyor.
Buradan sonra uyarayım, spoiler yiyebilirsiniz.
Yorumuma geçeyim. ÇOK BEĞENDİM. Bu yıl, şu ana kadar okuduğum kitaplar arasında 10 puan verdiğim ilk kitap. Ben hak ehli olmadığım için teknik hataları vs. bilemem. Yine de anlatım çoook akıcı, anlaşılır ve sadeydi. Okurken bir kere bile bunalmadım, yorulmadım, zorlanmadım. Aktı gitti. Kitabı alırken "Süt Kardeşler" filminin bu kitaptan uyarlandığına neredeyse emindim ve okuyup araştırdıktan sonra da emin oldum. Film bence kitabın ana konusu hariç çok farklı gelişmiş. Sadece gulyabani ve sebebi aynıydı. Bunu neden anlattım bilmiyorum. Her neyse. Okurken çok eğlendim, güldüm. Türk edebiyatına giriş yapabilmek için bence ideal bir kitap.
GulyabaniHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202410.9k okunma