Bahtiyar olamaya alışmamış insanların, her saadetin arkasında pusu kuran fena talihlerin bir suikasdinden ürkmelerine benzeyen sebepsiz bir korku içinde sevincini frenliyordu.
Yattığı hâlde bile kendi ağırlığını taşıyamayan bu vücut, uykudan ve bayılmadan daha dinlendirici bir sükûn banyosuna muhtaçtı. Onun en büyük yükü maddesi değildi. Çekemediği şeyler fena hatıralar ve korkulardı.