Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gizem

Gizem
@gizemcoskun
Ameliyat başarılı geçti ama hasta öldü.
Dolayısıyla birisinin beyaz saçlarına ve kırışıklıklarına bakıp uzun yaşadığını düşünmenin âlemi yok, o uzun yaşamadı, sadece uzun süre var oldu.
Reklam
Ben diyorum ki, kalan günleri düşün ve hesapla, halihazırda değersiz çok az günün kaldığını göreceksin.
Yaşamayı tüm ömür boyu öğrenmek gerek, belki seni daha çok şaşırtacak ama ölmeyi de ömür boyu öğrenmek gerek.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tüm planları ellinci ve altmışıncı yaşlara kadar ertelemek ve az kişinin ulaştığı bir noktada yaşama bağlanmayı isteyerek ölümlülüğü unutmak ne büyük aptallık!
Sonsuza dek yaşayacak gibi yaşıyorsunuz, zayıflığınız aklınıza hiç gelmiyor, şimdiden ne çok zamanın geçip gittiğini göz önünde bulundurmuyorsunuz; bir şeye veya birine adadığınız bir gün son gününüz olabilecekken yaşamınızı, tükenmez, dolu bir kaynaktan geliyormuş gibi harcıyorsunuz.
Reklam
"...Geçmişini, ne zaman kesin bir plan yaptığını, ne kadar az günün tasarladığın gibi geçtiğini, ne zaman yüzünün doğal haline büründüğünü, ne zaman zihninin huzursuz olmadığını, böylesine uzun bir ömürde ne başardığını, sen kendin ne kaybettiğini anlamazken, birçoklarının senin yaşamından ne kadar çok çaldığını, yersiz kederin, aptalca mutluluğun, açgözlü şehvetin, dalkavukça ilişkinin yaşamından ne kadar çok çaldığını, sende sana ait ne kadar az şey kaldığını yeniden düşün, göreceksin ki vaktinden önce ölüyorsun."
Kusurlar bastırıyor ve etrafımızı her yandan kuşatıyor, ayağa kalkmamıza veya incelemek için gözlerimizi dikip bakmamıza izin vermiyor, aksine kafamızı yere gömüp şehvete bağımlı kılarak baskı altına alıyor. İnsanların kendilerine dönmelerine izin verilmiyor, tıpkı rüzgar dindikten sonra bile kabarmaya devam eden engin bir deniz gibi, insanlar da dalgalanıyor ve şehvetin içinde bir an bile inziva imkanları olmuyor.
Görünüşte iyi olanı değil, sağlam, doğru ve kendi saklı bünyesinde daha güzel olanı arayalım, onu bulup çıkaralım. O uzak bir yere konmuş değil, elini nereye uzatman gerektiğini bildiğin takdirde onu bulacaksın. Şimdi ise âdeta karanlıkta, arzuladığımız şeylere çarparak yakınımızdaki şeyler arasından geçip gidiyoruz.
"...Şimdi ise âdeta karanlıkta, arzuladığımız şeylere çarparak yakınımızdaki şeyler arasından geçip gidiyoruz."
Unutmayın ki, dünyada en korkunç şey, ümidini kaybetmektir.
Reklam
Birbirimize rastlamadan evvelki hayatımız sahiden birbirimizi aramaktan başka bir şey değilmiş... Ne aradığımızı bilmeden aramak... Şimdi içim rahat, aradığını bulan ve başka bir şey istemeyen biri gibi sükûnet içindeyim... Dünyada bundan büyük bir saadet olur mu?
Hayattan ayrılmayı istemeyiz, çünkü tatmin edilmemiş birçok arzularımız vardır. Fakat şu anda hiçbir istek bizi yere bağlamıyor.
Büsbütün başka bir hayat, daha az gülünç ve daha çok manalı bir hayat istiyorum. Belki bunu arayıp bulmak da mümkün.... Fakat içimde öyle bir şeytan var ki... bana her zaman istediğimden büsbütün başka şeyler yaptırıyor. Onun elinden kurtulmaya çalışmak boş... Yalnız ben değil, hepimiz onun elinde bir oyuncağız...
Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi?
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.