Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
(Gizemli Mektuplar) Picaso Lucci
Bir insan öyle oturup hemen bir yazı bir duygu yazamaz; yazsa bile anlam veremez kolaymı bir kalemi oynatmak onca yükün içinde yürekten geleni düşürmeden kırmadan en zor doğa eylemidir.Kolaymı sanıyorsun? Karşımda bir sayfa elimde duygular; mektup olmayı bekliyor, mektup zarfta, duygular yolculukta, kadın çok uzakta... Senin yazdığın sayfalar geldi yüreğime yakıp yıktığım ateşi geri çevirebilirmi hislerim, ateşten su üretebilir mi ? "İMKANSIZ" değilmi. Zaten ne kadar imkansızlık var ise tutmuş bizi sarmış sinir hücrelerimden ne zaman intikam alıcam bunu sayfalarda onları asarak mı? Bunu başarabilmek se yazıyorum idamın sehpasında acımadan kelimeden cümleye geçerken, kalemimi kırıyorum kendi hücrelerime karşı bir ölümü hiç bu kadar yakıştırmamışken sen çıkıp ordan bir mektup gibi gülümsemen yokmu?
Gizemli Mektuplar (Picaso Lucci)
Belkide hiç görüşemeyiz kuşkun vardı bunu hissetmiştim o masum bakışlarında kısa bir mutluluk gibi gelsede buna sessizce razı olmuştun. Ama öyle değildi başka bir şey oldu tüm o zamanları yıktım adını sonsuz bir zamana yaydım. Hiç seven gidermi sevilen biri tarafından belki yokum hiç olmayacağım hayatında fakat bizim yolumuz başka o sessiz dünyanın arka bahçesinde özgürüz ikimizde, ruhum ruhun ile özel.
Reklam
Gizemli Mektuplar (Picaso Lucci)
Sana kızamıyorum bu bir tür işkence içimde aslında. Üstten aşağı doğru beynim çekiliyor kalbimin tüm zerreleri doluyor beynimin tüm hücreleri öylece sıkışıp kalıyor kıskıvrak. Yüreğimin ettiği bu eylem bir yandan güzel bir mutluluk iken bir yandan hükümsüz kalmama neden, neden diyorum ben böyleyim. O kadar deli halim bir anda yok oluyor o bir an başka tarifi yok...
Gizemli Mektuplar (Picaso Lucci)
Bugün sana yediğin yudumların bendeki halini yazmak istedim. Her yudumunda bir can alıyorsun içine o küçük lokmaların boğazından süzüşülündeki ben öyle mutlu öyle tarifsiz ki bunu defalarca izlemiştim. Senin bedenin benim bedenimden önce ruhuma dokunan o yemeğin ruh yansıması, benim başka mutluluğum o güzel lokmaların buna Beşiktaş şahit Kadıköy başka bir şahit duyguların doyumsuz haliyle...
Gizemli Mektuplar (Picaso Lucci)
Gece öylece izliyor yanımdaki seni biz olma gerçeğinin bir oda dolusu ruhlarımızın kaçak hali. Yastığın yatay hali soluma sol elimin yanağımdaki en güçlü şekli o yumuşak yastığın bizi nasılda bir geceden bir sabaha teslim etmesi, solumdaki eylem yastığa çok şey borçlu. Elimi hissetmediğim anlar oluyor zaten birde bu da başka bir gece uykumun içine başka yok oluş gibi elim ayağım solum bir anda o anlık uyku içi telaşım. Karınca misali kolumun sanki bin yük taşımış gibi isyanı, az sonra hepsi bitiyor solun içindeki o büyük güç ile uykumdan indiriyor um seni öylece elim kolum oluyorsun bir çare, yüz mimiklerimi göremesemde uyku içinde sensiz mutluluk sarıyor....
Gizemli Mektuplar (Picaso Lucci)
Bu sabah adımlarım oldukça yorgundu yine sen çıkageldin bu soğuk havanın içinden hayalin başka mevsim gibi adımlarımdan yüreğime doğru öyle bir güç bazende böyle büyük yokluğun bir büyük güç olabiliyor kısaca varlığın varlığıma emanet gibi taşıyorken bir anda şehir küçülüyor biz büyüyoruz...
Reklam
Gizemli Mektuplar (Picaso Lucci)
Şu an çok uzakta bir yerde senden benden uzak cümlelerde arıyorum ne seni bulabiliyorum ne kendimi bu tarifsizliği yazıyorum belkide eksik kalıyorum bu gece belkide başka gece bir yerde bir eylem başlatıyor yüreğim ve bu uzunca sürüyor....
Gizemli Mektuplar (Picaso Lucci)
Bir şehiri anlatmadan önceydi gökyüzünde seni bulmam aşk aynı gökyüzüne bakmak kadardı. Bir şehire bir kadın geliyor ve hiç bir duygunun haberi yok sanıyorsun buna yüreğim tatlı bir tebessüm ile güler. Rüzgarın yönü mühim değil bir ok gibi biz hedefe gideriz bildiğimiz o bilinmez herkesçe o yere bizim olan bizle kalan o büyük maneviyat dünyamız bir dünya daha yoktur o yerde iki ses dışında kalp göz sesi biri yumulu bir diğeri kanat takmış. Bizi mutlu kılıyorum aynı şehirin içinde gökyüzü içinde; ya olmasa idi der gibisin o zaman başka bir manzara hayal edebilirdim Yaradan seven kuluna başka başka bir gökyüzü sunardı, gökyüzü demezdik belkide gòksüzlük derdik Yaradanın bize vereceği akıl ile veyahut yürek ile tutardık yine o adını bilemediğimiz o bilinmezliği. Ama bir gökyüzümüz var bir şehrimiz hemde aynı şehirde aynı gökyüzüne bakarak nefes almak ölüm olsa son nefes hatrına çekerim son nefeste olsa senin olduğun yerde hep ölüm var çünkü ölüm tatlı bir uyanıştır...
Gizemli Mektuplar (Picaso Lucci)
Her canlının bir Günaydını vardır kimi neşeli kimi hüzünlü kimi yorgun kimi dinç. Benimde bir Günaydınım var bu òncelik sana sonra doğaya en son bana bu tabiki bir büyük hak yüreğim için kalbim demiyorum bizim işimiz yürek işi. Yürek ile kalbi aynı sanan bir canlı olmadığımı yıllar önce gözlerine bakarak bunu tarif etme imkanım olmuştu bu imkan kaçak bir mahkum gibi olsada yasak bu sabıkayı dahada büyütmüştü; bir iken iki mahkum oldu suçu sana yıkma niyetim yoktu bunu demiştim çok zaman önce yazıda söylemde yüreğimin işi solun üç parmak yanı. Günaydın gözlerine Günaydın bir minik kuşa...
Gizemli Mektuplar (Picaso Lucci)
Tam gücüm bitmişken bir anda sesin bir güç veriyor yüreğinden yüreğime bir ödül gibi. Mirasını biliyorum ne satılır ne bir değer biçilir bu değerin kıymeti anlatılmak eyleminde bile ezildiğini görmekteyim bir şey ezilipte nasıl bir değer olur bunu bu dünya çözemez biz bile. Bir adam şehrin orta yerinde kırmızı bir sandalye az sonra batacak güneşe doğru bakmakta bir şeyler bekliyor belliki hiç beklemediği bir şey bu beklese bu kadar şehire kafa tutamaz güneş tam kaybolurken biz çıkıverdik şehir içinden duyguda düşüncede. Hala bir miras korunabiliyorsa bu bir meziyet değil yürek işi zaten tapuları alınmış bir mirasın bizden başka varisi yok biri ölse birine kalır ikisi ölse sonsuzluğa sonuç olarak miras büyük.
56 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.